1 Şubat 2014

Kılıç Artığı (Gizlenen Bir Şairin Portresi)


Kılıç Artığı (Gizlenen Bir Şairin Portresi)
İlhan Şevket Aykut
Hazırlayan: Zeki Coşkun
Yapı Kredi Yayınları
Nisan 2000 (1. basım)
202 sayfa

Edebiyatta en uzak olduğum tür şiir sanırım; yıllar önce okuduğum ve çok sevdiğim Orhan Veli dışında çok fazla şair tanıdığımı ve okuduğumu söyleyemem. Özellikle, kendi kitabını kendi bastırıp dağıtan ve çoğunlukla düşündükleri kadar yetenekli olmayan amatör şairler dolayısıyla şiir kitabı sözünü duyduğum yerlerden koşarak uzaklaşmak istiyorum. Zorla imza gününe götürüldüğüm, tanıdık bir amatör şair ile ilgili travmatik anılarım var! O zaman, bu şiir kitabı nereden çıktı? Şöyle oldu: çok sevdiğim kitapçım Faruk Bey, bu gördüğünüz kitabı okumam için bana ödünç verdi. İlhan Şevket Aykut'un çok ilginç bir hayatı olduğunu ve okumamı istediğini söyledi, ben de kendisinin kitap önerilerine olan sonsuz güvenimle "Peki madem, hayat hikayesini okurum ama şiirlerini okumam, bak şimdiden söylüyorum." dedim.

Kitap üç bölümden oluşuyor. İlk bölüm Zeki Coşkun'un kaleminden çıkmış; İlhan Şevket'in hayatını ve bu kitabın ortaya çıkışını anlatıyor. İkinci bölümde, Şair'in ölümünün ardından dostlarının yazdığı yazılar ve anıları var. Son bölüm ise şiirlerine ayrılmış.

İlhan Şevket Aykut 1907 yılında Bingazi'de doğmuş, hayatının büyük kısmını İstanbul'da geçirmiş. İstanbul Üniversitesi'nde hukuk eğitimini tamamlamış fakat iki yıl hakimlik stajı yaptıktan sonra hukuk alanından tamamen uzaklaşmış. Bir yandan üniversitede felsefe derslerine devam ederken, bir yandan da Galatasaray Lisesinde öğretmenlik yapmaya başlamış. Açıklamaktan çekinmediği fikirleri ve boyun eğmeyen tavrı ile dikkat çekip okuldan okula sürülmeye başlayınca öğretmenlikten istifa etmiş ve devlet tarafından sürekli izlendiği korkusuyla gizli bir hayat yaşamaya başlamış. 1991 yılında, 85 yaşına girmek üzereyken aramızdan ayrılmış.

"Gizli bir hayat" derken, gerçekten gizli yaşamış 50 yıl boyunca; yakın dostları bile ev adresini, nerede yaşadığını bilmezlermiş; önceden belirlenmiş zamanlarda dışarıda ya da dostlarının evlerinde buluşurmuş ve hayatına giren kadınlar bile evini hiç bilmezlermiş. Her zaman çok şık giyinen, sanat çevresi ile samimi olan İlhan Şevket memurluktan istifa ettikten sonra bir süre çeviriler yapmış ya da başkaları için tez yazmış fakat bu pek uzun sürmemiş; hayatının büyük kısmını işsiz geçirmiş. Bunu okuyunca, acaba insanın bir münzevi hayatı yaşaması için de aileden zengin olması mı gerekiyor diye düşündüm. Ne de olsa, masrafları ne kadar az olursa olsun, parasız yaşamak pek kolay değil. Bunu düşündükten sadece birkaç sayfa sonra şu cümleleri okudum:
"Örneğin emekli subay olan babası, daha öğrencilik yıllarında, 'Senin görüşlerin yüzünden maaşımdan olacağım' serzenişinde bulunuyor. O da, 'Merak etme, olmazsın' yanıtını verip aileyle tüm bağlarını kopartıyor. O tarihten itibaren annesi, babası, kız kardeşiyle bir daha asla görüşmüyor."
Hayat hikayesinin ilerleyen sayfalarında, yıllar sonra babasından kalan mirası da reddettiğini yazmış Zeki Coşkun. Şair, birkaç yakın dostunun oluşturduğu fon ile, çok kısıtlı bir bütçe ile yaşamış yıllar boyunca. Keskin zekası, çeşitli konulardaki görüşleri ile pek çok insanı etkilemiş olan İlhan Şevket, yaşamı boyunca hiçbir şiirini yayımlamadığı gibi, gençliğinde yazdığı şiirleri de yok etmiş. Yaşamının sonlarına doğru şiirlerini yayımlamaya ikna etmişler fakat son anda yine vazgeçmiş ve "Ben öldükten sonra ne yaparsanız yapın." demiş. Hayatı boyunca başının dikine giden bu ilginç adam, ölümü konusunda da kararı başkasına bırakmamış, 84 yaşının son gününde içtiği iki kutu kalp ilacıyla hayatına son vermiş.

Okumam diye düşündüğüm halde, İlhan Şevket Aykut'un şiirlerini de okudum, daha doğrusu biraz göz attım diyelim. Şiirden hiç anlamadığım için, anlatmaya ya da değerlendirmeye kalkışmıyorum. Fakat böyle ilginç bir hayatı okumak çok hoşuma gitti. Kitapta anlatılan birçok ilginç anıyı, Şair'in kişiliğini anlatamadım burada, hakkında çeşitli bilgiler içeren bloglar ve web siteleri var. Bir de, İlhan Şevket, sık sık "...bu İnsan'la ne yapacağız, ama ne yapalım ki başka İnsan yok." diye söylenirmiş, yazmadan geçemedim.

Ek: Nefertiti'nin çok yerinde sorusunun cevabını yazıya ekleme gereği duydum. Kitapta geçtiği şekli ile:
Yazdıklarına Bir Kılıç Artığının Notları adı verilebilir çok rahatlıkla. Yakışır da.
Sonuçta bir kılıç artığı İlhan Şevket. Zora baş eğmiş, teslim olmuş, geri çekilmiş ama değişmemiş.
Belki de asıl dramatik olan, bu toplumda sayısız örneği bulunan "yaralılar"dan değil o. Kılıç hiç değmemiş tenine. Kılıcı uzaktan görmek, sallandığını bilmek, şakırtısını duymak yetiyor her şeye. Ve kılıç benliğinin üstünde hükmünü icra ediyor, korku krallığını ilan ediyor. Sonrası bunlarla ve dolayısıyla kendisiyle, dolayısıyla her şeyle amansız bir mücadele.

7 yorum:

  1. Çok ilginçmiş yahu. Araştırmaya başladım bile kendisini :) Yalnız neden kılıç artığı? Ermeni kökenli miymiş?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitapta kendisinin etnik kökeni ile ilgili bilgi yok, yanlış hatırlamıyorsam. Fakat çok güzel soru, bunun cevabını kitaptan alıntılayıp yazıya ekliyorum hemen. =)

      Sil
    2. İlhan Amca ,türk...çocukken aramızdaki adı " Ebenezer " di,zalim ihtiyar hikaye kahramanı,resimli roman..." zora baş eğmiş" yanlış değerlendirme, dayatmayı kabul etmemiş...daha doğru; 1940 lar solcu/komunist fişlemesi,,,meslekten ihraç...nişanlısı,Jülide terk eder (memur sever bir genç hanım )..her ayın 4 üü,bize akşam yemeğine gelir; babamın eski dostu,birisi kuzey diğeri güney kutbu !...daha bilgi (gerçek,yaşanmış,) lazım mı ? M.Ali Meriç

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba sayin Ilhan Sevket'in yegeni,
      Yazdiklarimi dikkatli okusaydiniz tanimadigim bir insan hakkinda ileri geri konusmadigimi; yalnizca okudugum bir biyografi hakkindaki dusuncelerimi yazdigimi fark edebilirdiniz. Alinmaniza neden olacak ne yazdigimi gercekten merak ediyorum.

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blogumun sağ üst tarafındaki notta dediğim gibi amatör bir okur ve kitapseverim ben; tarihçi, araştırmacı, biyografi yazarı değilim. Normal koşullarda, daha önce okuyup sevdiğim yazarların biyografilerini (hatta varsa otobiyografilerini) okuyorum ve kitaptaki bilgileri karşılaştıracak kaynaklarım oluyor. İlhan Şevket'in biyografisi için böyle bir şansım yoktu. Yalnızca elimdeki kitabı değerlendirdim ve doğruluğu/yanlışlığı ile ilgili bir yorum yapmaya kalkışmadım. Kitabın mutlaka eksikleri, yanlışları vardır fakat bunların değerlendirmesini yapacak yetkinlikte olmadığımı takdir edersiniz. Yine de, bu konuda yazacağınız yorumlara burada her zaman yer var. Teşekkürler.

      Sil