Van Gogh Yüz Yıl Sonra
Ferit Edgü
Ada Yayınları
Ekim 1990 (1. basım)
69 sayfa
69 sayfa
Geçenlerde, bizim kitapçıda (Bizim kitapçı: Aşiyan Sahaf) oturup sohbet ediyorduk, konu bir yerlerden Doctor Who'ya, oradan da Van Gogh'a geldi. Sanat tarihindeki en sevdiğim ressamlardan biri, hatta sanırım listenin ilk sırasındaki isim olan Van Gogh'tan konu açılınca susamadım elbette. Bir de Vincent and the Doctor adlı harika Doctor Who bölümünü defalarca izlediğimi ve her seferinde son sahneleri izlerken mızıl mızıl ağladığımı itiraf ettim. (Eheh, ne var ya? Olamaz mı?) Bu itirafımın üzerine, Faruk Bey bana Van Gogh Yüz Yıl Sonra'yı ödünç verdi.
Ferit Edgü, önsöze bu kitabın yazım sürecini anlatarak başlıyor. Van Gogh'un ölümünün 100. yılında düzenlenen iki sergi üzerine, Milliyet Sanat Dergisine bir dizi yazı yazması önerilmiş. Bu teklifi kabul eden yazar, Van Gogh'un defalarca yazılan hayatını bir kez daha yazmak ya da sanat tarihi içindeki yerini tekrar incelemek istememiş. Van Gogh'un sanatından ve yaşamından esinlenerek kısa metinler yazmış ve bu metinler Milliyet Sanat'ta Van Gogh'un resimleri ile beraber yayımlanmış. Yazar önsözü şöyle bitiriyor:
"Bu nedenle, bu notlara eşlik etmek üzere, onun kendi portrelerinden (birçoğu pek az bilinen) otuz kadarını seçtim. Ama, sanırım, onun yaşamından ve yapıtlarından esinlenen bu sözcüklere eşlik eden bu resimler değil; tam tersine, benim küçük sözcüklerim (hem kendisi hem başkası olan) bu büyük portrelere eşlik ediyor.
Edebildiğince."
Kitabın anlatımı ne düzyazı, ne de şiir. İkisinin arasında bir ritme sahip olan cümleler, elli ayrı başlık altında Van Gogh'tan bahsediyor. Van Gogh'un renklerle ilişkisi, yeteneği, bunalımı, yalnızlığı... Sonra, Van Gogh'a ağlıyorum diye şaşırıyorsunuz. Bu adamın 37 yaşında ölmesi bile tek başına koca bir trajedi; hem kendisi için, hem sanatın ilerleyişi için. Tabi ağlarım! Neyse, ne diyorduk? Dümdüz bir biyografi yerine, ressamın hayatından parçaları lirik bir dille anlatıyor kitap. Van Gogh'un kısa vaizlik dönemine, konuşma yeteneği olmadığı için son verildiğini söylüyor. Kim bilir nasıl konuşuyor, neler anlatıyordu da, resimlerini anlamadıkları gibi, söylediklerini de anlamadılar.
"Ne o konuşma biçimini, ne o resim biçimini biliyordu Van Gogh. Çok şükür ki bilmiyordu. Çünkü başkalarının diliyle konuşarak sanatçı olunmaz. Bilineni yinelemek neye yarar? Hattâ, bilineni yenilemek neye yarar?"
İki bölüme ayrılan kitabın ilk yarısı Ferit Edgü'nün kaleminden çıkan yazılar, ikinci yarısında ise Van Gogh'un 1886 ve 1889 arasında yaptığı otuz ayrı otoportresi var. Van Gogh Yüz Yıl Sonra'yı çok büyük keyif alarak okudum ve resimlerini izledim ama götürüp kitapçıma iade etmek zorunda kaldım; çünkü Faruk Bey başka bir müşterisi için ayırmış bu kitabı. Satın alamayacağım için çok üzüldüm, sonra internete biraz bakındım ve üzüntüm yok oldu. Kitap, Ada Yayınlarından sonra Sel Yayınevi tarafından tekrar basılmış ve çevrimiçi kitapçılarda bulunabiliyor. Kitap alma orucumu bozar bozmaz bir kopyasını alacağım. Sanat tarihi ile ilgilenenlere ve Van Gogh sevenlere de mutlaka okumalarını öneririm. Vincent and the Doctor'ı da izlemenizi önermeden geçemeyeceğim!
Bu kitabı seneler önce okumuş ve ülkemizde Van Gogh'u bu kadar iyi inceleyen biri olduğuna da sevinmiştim.Sanat Tarihçi bir aileden gelmem sebebiyle resim sanatına ve özellikle Van Gogh'a duyduğum sevgi, hayranlık ve saygı en üst düzeydedir.Biraz çılgın hatta deli-dahi- sanatçılar da özel ilgi alanımdır.(tamamen normal,tipik birisi büyük sanatçı olabilirmi?) Ama bir sanatçının kardeşi ve doktoru ile beraber sanat tarihine geçmesi ise çok ilginç bir durum.Dr Gachet'nin o
YanıtlaSilmeşhur "abi ben bu deliyle naapıcam" sıkıntısı içerisindeki meşhur tablosu yıllarca çalışma odamda bana baktı ve en zor anlarımda "beterin beteri var" dedirterek bana cesaret verdi.Ben Dr.Gachet'nin tanımadan tedavi ettiği tek hastasıydım sanırım! Her neyse güzel bir kitaptır teşekkürler
ankaralıkitapkurdu
Yorumunuz için teşekkürler. Patrick Modiano'ya da mutlaka bakacağım. =)
Silbiraz önce öğrendim nobel edebiyat ödülünü Patrick Modiano almış! bu yazarı okumadı iseniz özellikle "Bir gençlik" adlı romanını şiddetle tavsiye ederim.
YanıtlaSilankaralıkitapkurdu
Merak etme Vincent and the Doctor da ağlayan tek sen değilsin, ben varım bir de Melda Uytun var. Melda ile de twitterdan konuşmuştuk aynı şeyi. Muhteşem bölüm, muhteşem ressam! Amsterdam'daki müzeyi gezmiştim şimdi de Münih'e gideceğim ve orada Ayçiçekleri'ni göreceğim. :) Hoş en sevdiğim tablo o değil, Yıldızlı Gece'ye aşığım resmen. Senin beğendiğin var mı?
YanıtlaSilOh rahatladım, bi ben değilmişim! Yıldızlı Gece, kesinlikle katılıyorum. Bir de otoportrelerini çok seviyorum ben =)
Sil