Azazel (Fantasy Stories)
Isaac Asimov
Bantam Spectra Books
February 1990 (Bantam 1st ed.)
221 sayfa
221 sayfa
* Okuma Şenliği için yabancı dilde bir kitap.
(Kara kara düşündürenler) |
Hello. This is a book. My name is... Ehhe.. Eee... Bu yukarıdaki kitap tam da şu yazdığım seviyede olsaydı, iki günde bitirirdim. Fakat, neyime güvenip Asimov'u orijinal dilinden okumaya kalkıştım bilmiyorum. Adam "lugubriously" diyor, ben "hımmm... tabi." deyip sözlük arıyorum. Sonuç olarak, yine nereden geldiğini bilmediğim bir "okurum ben ya" özgüveniyle alıp kitaplığa koyduğum diğer İngilizce baskı Asimov'lara bakıp kara kara düşünüyorum. En incesi ve küçüğü buydu!
Bu arada, merak eden olursa eğer, bu kitapların bir kısmını ve birkaç tane çok güzel sanat kitabını Abebooks'tan çok uygun fiyatlara aldım birkaç sene önce. Abebooks, Nadirkitap'ın global versiyonu; iyi durumda ve ucuz ikinci el kitaplar bulmak mümkün. Ben buradan çok sık kitap almasam bile arasıra girip bakınmayı seviyorum. (Reklamları dinlediniz.)
Kitap, Asimov'un yazdığı kısa bir giriş bölümüyle başlıyor. Eric Protter adlı bir beyefendinin, aylık bir dergi için gizemli hikayeler yazmasını teklif ettiğini; iyi insanlara hayır demekte zorlandığı için bu teklifi kabul ettiğini söylüyor Asimov. Diyor ki, tanıştığı tüm editörler iyi insanlarmış. Bu durum, adamın hayatı boyunca yüzlerce kitap yazmasını açıklıyor olabilir. Editörlere hayır diyemediği için hiç durup dinlenmeden yazmış adamcağız. Ne iyi etmiş! Ne diyorduk? Asimov'un bu dergi için yazdığı ilk öyküde Azazel ortaya çıkmış. Eric Protter'ın dergisinde yayımlanan öykünün ardından, Azazel öyküleri biraz değişerek başka bir dergide devam etmiş. Daha sonra Isaac Asimov's Science Fiction Magazine'de yayımlamak üzere yeni Azazel hikayeleri yazmış ama fantastik öyküleri bilim kurgu kılıfına uydurabilmek için yine bazı değişiklikler yapmış. Sonuç olarak, ilk yazdığı öyküden ilham alan iki farklı seri oluşmuş; ilk öykü, diğerlerine uymadığı için bu öykülerin derlemelerinde kendine yer bulamamış. Bu kitaptaki öyküler için ise, en başa dönüp bir başlangıç kurgusu yaratmış. Ayrıca, Asimov giriş bölümünün sonunda diyor ki, bu öykülerin mizah hicivleri olması ve Asimov tarzının dışında (kendi deyişiyle un-Asimovian) olması kasıtlı bir tavırmış, şaşırmamıza gerek yokmuş.
Öykülere adını veren Azazel da zaten tamamen un-Asimovian bir karakter, çünkü Azazel iki santimetre boyunda, çok becerikli bir iblis. Azazel'ı öte dünyadan (diğer boyuttan, ya da her nereden geliyorsa oradan) dünyaya çağıran kişi ise George Bitternut. Dedelerinden kalan mistik yöntemlerle yaktığı çeşitli otları kullanarak Azazel'ı çağırıyor ve (iblis doğrudan kendisine yardım etmeyi reddettiği için) çeşitli arkadaşlarının sıkıntılarını çözmek üzere iblisten yardım istiyor. George ve Azazel dışında, öykülerdeki sabit üçüncü karakter, Asimov'un ta kendisi. Asimov ve George, bir edebiyat kongresinde tanışıyorlar; George, Asimov'un öykülerini ve kitaplarını çok sevdiğini söyleyerek yazarın sevgisini kazanıyor ve kendisini pahalı bir restoranda yemeğe davet ettiriyor. Bu yemek sırasında, Azazel'la yaşadığı bir öyküyü anlatıyor. Bu tanışmanın ardından yazarımız ve Geroge arasıra buluşmaya devam ediyorlar, yemeklerin ve içkilerin parasını her zaman Asimov ödüyor. George ise bunun karşılığında Asimov'un ne kadar kötü bir yazar olduğu ile ilgili fikirlerini paylaşıyor, yemek yedikleri restoranı eleştiriyor, Asimov'u aşağılıyor, yeterince içki içtiğinde ise "O değil de..." diye lafa girip yeni bir Azazel anısı anlatıyor ve her seferinde "Sen Azazel'ı nereden biliyorsun? Hiç kimseye ondan bahsetmem ben." diye şaşırıyor. Yemeğin sonunda ise Asimov'un ödediği hesaptan dönen para üstünü çaktırmadan cebine atıp uzaklaşıyor. Anlayacağınız, George tamamen kendine özgü bir karakter; ne iş yaptığı belli değil, genellikle geniş çevresinin sırtından geçiniyor, kendisini çok iyi niyetli, çok hayırsever ve çok dost canlısı bir insan olarak görüyor, yaptığı iyiliklerin kıymetinin hiç bilinmediğini düşünüp dertleniyor. Yaptığı tüm iyilikler ise, Azazel'ı çağırıp sorunu anlatmaktan (ve elbette sonunda işleri daha beter etmekten) ibaret.
Asimov fantastik bir kurgu yaratsa da, içindeki bilim adamını tam olarak susturamamış. Azazel, "Bu istediğini yapmak için adamın DNA'sında kuantum seviyesinde değişiklikler yapmam gerekir!" diye isyan ediyor bazen. Ya da bir basketbolcuya yardımcı olmak için beynini kurcalayıp reflekslerinin gelişmesini sağlıyor. Bir yazarın bankada, hastanede, taksi beklerken... boşa geçirdiği zamanı kısaltmak için olasılık yasalarını kurcalıyor. Taştan yontulmuş bir heykeli canlandırması istendiğinde sinirden çırpınıyor:
He squawked with a shrillness that hurt my ears. "Bring silicate-based material to carbon-and-water life? Why don't you ask me to build you a planet out of excrement and be done with it? How can I turn stone to flesh?"
Öykülerin oturduğu kalıp böyle işte, George bir arkadaşının yaratıcı yazarlık yeteneğini artırıp zengin olması için, çirkin bir kadının güzelleşmesi için, insanlığı yok etmeye niyetlenen çılgın bir bilim adamını durdurmak için Azazel'dan yardım istiyor, Azazel isteneni yapıyor ve yardım edilen insan her seferinde daha beter bir duruma düşüyor. Asimov, "ne dilediğinize dikkat edin" diye başlayan (ve devamını tam olarak hatırlayamadığım) sözü evirip çevirip çok eğlenceli öykülere dönüştürmüş. Keşke bir yayınevi çıkıp bu kitabın çevirisini yapsa, ben de gönül rahatlığıyla herkese önerebilsem.
Vay arkadaş, Asimov'u orijinalinden okuyan tanıdıklarım var yeaa. :)
YanıtlaSilBen bir iki kitabına göz attım, ı ıh dedim, saygıda kusur etmiş olurum. En iyisi hiç bulaşmamak. Mesela adam gitmiş The Complete Robot diye kitap yazmış. Tövbe bismillah, çarpılırım yani. Kaldı ki ben elli seneden öncesinin Türkçe kitaplarını da tam olarak anlıyorum diyemem.
Dil zor iş, efkarlandım yine. Kapanışı da İngilizce seviyemi en güzel anlatan bu müthiş sözle yapmak istiyorum: what can I do sometimes?
The Complete Robot bana bakıp pis pis gülüyor bazen, hissediyorum. ("Beni okuyacakmış. Bu okuyacakmış." diyor, pıhs pıhs diye gülüyor sonra.) Ama azimliyim, bir ara okuyacağım!
SilHiç tarzım değil ama şu Asimov'u en sonunda bana da okutacaksınız :) Hangi kitapları hangi sıralamayla okuyayım ? Sevgiler
YanıtlaSilSizi Asimov'a yönlendirmek benim için çok keyifli olsa da, önceden söylemeliyim: sahaf sahaf gezip kitap avlamanız gerekecek. Asimov kitaplarının baskısı tükenmiş durumda, İthaki'den çıkan Vakıf serisini bile bulmak zor bu aralar. Arayıp bulurum diyorsanız eğer, Vakıf serisini mutlaka öneririm. (Vakıf okuma sırası için Kayıp Rıhtım'daki liste bence çok uygun.) Vakıf dışında ise, Üç Robot Yasası ve Ben, Robot gibi robot öykülerini ya da Jüpiter'i Satıyorum, Galaksi Şeytanları gibi öykü derlemelerini, Güneşin Tanrıları, Sonsuzun Tohumları gibi romanları, aslında hangi kitabını bulursanız onu okuyabilirsiniz =)
SilÇok teşekkür ederim. Kayıp Rıhtıma bakacağım o zaman..
Sil