İktidar Mahkumları - Обитаемый Остров (Obitayemyy Ostrov)
Arkadi Strugatski, Boris Strugatski
Çeviren: Utku Gürsoy
Sarmal Yayınevi
Eylül 1999 (1. basım)
439 sayfa
Efendim... "Hakkında yazsam mı, yazmasam mı, ne yazsam?" diye kıvrandığım bir kitapla karşınızdayım. Strugatski Kardeşler'in İktidar Mahkumları romanını, ortalamadan uzun bir zamanda (vikitap kaydımı düzgün tutmuşsam, 18 günde) okuyabildim. Bir oturuşta 100 sayfa okuduğum da oldu, birkaç gün kitabı elime almadığım zamanlar da oldu.
Arkadi Strugatski, Boris Strugatski
Çeviren: Utku Gürsoy
Sarmal Yayınevi
Eylül 1999 (1. basım)
439 sayfa
Efendim... "Hakkında yazsam mı, yazmasam mı, ne yazsam?" diye kıvrandığım bir kitapla karşınızdayım. Strugatski Kardeşler'in İktidar Mahkumları romanını, ortalamadan uzun bir zamanda (vikitap kaydımı düzgün tutmuşsam, 18 günde) okuyabildim. Bir oturuşta 100 sayfa okuduğum da oldu, birkaç gün kitabı elime almadığım zamanlar da oldu.
Öncelikle, bir sorum var: İki kişi satranç oynayabilir, vals yapabilir, yemek yapabilir ama niye birlikte kitap yazarlar acaba? Makale olsa, araştırma kitabı olsa, yine de mantıklı bir zemin bulabilirim fakat kurgu? Kabul, Sovyet edebiyatında yer edinmişler, Solaris'i filme uyarlayan Tarkovski, bu adamların bir kitabını da Stalker adıyla film yapmış. Demek ki, iki kişi bir araya gelip kurgu yazabilirlermiş, ama nedense çok sevmedim bu işi ben. Yazarlardan mı kaynaklanıyor, çeviriden mi, ya da bolca yapılmış dizgi hatalarından mı bilmiyorum; fakat kitabın anlatımında beni huzursuz eden bir sevimsizlik var. Bu kitabı niye sevmediğimi gerçekten bilmiyorum; şimdi sözlükte yazılanlara da baktım, sürükleyici, akıcı, başarılı gibi sıfatlar uygun görülmüş. Yine de, çok sevdiğim kitaplar listesinin yanına yaklaşamaz bir noktada duruyor benim için.
Yirmi yaşındaki, gelecek planı ya da amacı olmayan Maxim Kammerer, amatör bir uzay gezgini, yeni gezegen avcısı olarak; Bağımsız Keşif Ünitesi kataloglarından rastgele seçtiği gezegenlere giderek maceralar yaşamayı seven bir adam. Roman, Maxim'in iniş yaptığı, bilinmeyen bir gezegende başlıyor. Arızalanan ve tamir etme umudu bırakmadan patlayan gemisini bırakıyor, gezegeni tanımaya çalışıyor. Anlamlandıramadığı birdolu olayın ortasında kalıyor Maxim, yeni gezegendeki insanların dilini öğrenmeye başlıyor, kendine bir geçmiş uyduruyor ve toplum kurallarını, yasaları, iktidarın kimin elinde olup nasıl işlediğini öğreniyor. Lejyona katılıp asker oluyor, oradan kaçıp yeraltı örgütüne karışıyor; bu sırada insanların iradesini etkileyen bir yöntemle salaklaştıklarını, mantıklı düşünüp neden-sonuç ilişkisi bile kuramayacak hale geldiklerini öğreniyor ve içindeki kahraman ortaya çıkıyor; Maxim, bu işleyişi değiştirmek için yeraltından politikanın üst basamaklarına kadar uzanan bir plana girişiyor.
Kitap, birçok şey açıklanmadan, "sonunda bu oldu" demeden, hikayenin sonunu açık bırakarak bitiyor. Çok kötü bir kitap olduğu söylenemez ama iyi demeye de elim varmıyor.
Ben de ilk kez kurgu bir kitabın iki yazar tarafından yazıldığını gördüm, enteresanmış sahiden. Biri başlayıp, öteki mi bitirmiş ki acaba? =)
YanıtlaSilesasen, Arthur C. Clarke da Rama serisinin bir kısmını Gentry Lee ile birlikte yazmıştı. Böyle örnekler var, fakat bu iki kardeş neredeyse bütün külliyatlarını el birliğiyle yazmışlar, o yüzden daha da tuhaf geldi bana. =)
Sil