Toz - Dust: Wool -3-
Hugh Howey
Çeviren: M. Rasim Emirosmanoğlu
MonoKL Yayınları
Eylül 2017 (1. basım)
405 sayfa
Bitti. Son kitabını iki sene beklediğim, okumaya kıyamadığım güzel seri bitti. Kendimi boşlukta hissediyorum. Ama güzel bitti. Şahane bitmedi ama güzel bitti. Kitap biter bitmez o duygusallıkla gidip Goodreads'de beş yıldızı bastım ama aslında dört yıldızla bitti. Bitmeseydi iyiydi ama bitti.
Neyse... Kitabı iki sene bekledim çünkü çevirisini okumak istedim. Çeviri yine şahane, sayın MİT Bey ile Rasim'in iş birliğinde pırıl pırıl bir Türkçesi var kitabın. Kitap piyasaya çıktı, ben Rasim'i "Hediye edeceksin di mi, yoksa gideyim alayım mı?" diye darlamaya başladım, o da "TÜYAP'ta vereyim işte yeaa," dedi. Ben de uslu uslu fuarı bekledim. Fuardan döndüm, serinin İngilizcesini okuyan ve fakat "HAYIR BENDEN ÖNCE OKUYAMAZSIN!!!" diye inatla son kitabı okutmadığım için bu arada başka bir kitap okuyan Can'a, "Hadi başlayalım," dedim. Elindeki kitabı bitirip başlamak istedi, bana "Sen de beni bekle," dedi, ben de bütün minnoşluğum ve söz dinleyen halimle, Can Yıldız Gemisi'ni bitirene kadar gizli gizli seksen sayfa okudum. Yine olsa yine okurum. Zaten öne geçti, benden bir gün önce bitirdi kitabı.
Araya iki sene girince, ilk iki kitaptaki bazı detayları unutmuşum ama sanırım ikinci kitabın bıraktığı yerden başlıyor Toz. Tanıdığımız üç silo (17, 18 ve 1) yine karşımızda, Juliette geri döndüğü Silo 18'in başkanı olmuş ve ne kendi silosundakileri ne de Silo 1'i mutlu eden işler peşinde. Bir yandan dünyaya ne olduğunu anlamaya çalışıyor, bir yandan 17'ye yer altından ulaşmaya çalışıyor, bir yandan da yönetmesi gereken bir silo var.
Silo 1'de Donald yine karşımıza çıkıyor, gizli gizli ortalığı birbirine katmakla meşgul. Yanında Charlotte, ellerinde bir kaçak telsiz; diğer siloları dinliyorlar, telsize bir mikrofon eklemeye çalışıyorlar, dronları kurcalıyorlar ve başlarına çok büyük işler açıyorlar.
Aklından neler geçiyordu sahi? Bu sorunu çözebileceğini mi düşünmüştü? Yok oluşuna yardım ettiği bu dünyayı düzeltebileceğini mi? Dünya onarılamayacak bir hâle geleli çok uzun zaman olmuştu. Yeşil arazileri ve masmavi gökyüzünü bir dron vasıtasıyla çok kısa bir anlığına gördüğünde beyni taklalar atmıştı. Ama o ânın üzerinden o kadar çok aman geçmişti ki gördüklerinden şüphe eder olmuştu. Temizlik cezasının nasıl işlediğini, makinelerin sağladığı görüntülere güvenmemesi gerektiğini iyi biliyordu.
İlk iki kitaptaki neredeyse her şeyi toparlamış, birleştirmiş ve açıklamış Hugh Howey. Üstelik bunu yaparken yeni sorular ortaya atıyor, onları evirip çeviriyor ve sonra cevaplıyor. Konuya çok fazla girmek istemiyorum, hiç fark etmeden üç kitabı birden spoil edebilirim ya da en azından ilk kitaplarla ilgili ipucu verebilirim ve bunu yapmayı hiç istemem.
Kitabın sonlarında ortaya çıkan iki soru var, yani daha fazla soru var elbette ama bu iki soru aklıma takılıyor. Çünkü Howey bunları açıklamadan bırakmış. Adama mail atıp sorasım var, "N'oolur söyle şunu, ne oldu burada?" diye. Ama sormayacağım. Hayır, manyak değilim. Cevapsız sorular derken, finalin "Ve sonsuza dek mutlu yaşadılar,"
sığlığında olduğunu söylemiyorum, aman ha. Ya da hepsi öldü, kurtuldular
değil. Hızlı bir final bölümüyle birlikte, yeterince ucu açık ama aynı
zamanda yeterince tatmin edici bir sonuca varıyor Toz. Benim sorularım
finalden önce cevap bekliyordu.
Çağdaş bilim kurguya çok şüpheli yaklaştığım halde, sevdiğim eski yazarların tadını veren bir seriydi Silo. Ayakları yere basan, mantıklı fakat aynı zamanda yeterince duygusal. Karakterleri çok yönlü ve gerçekçi. Olay akıcı, mevzu sürükleyici, bir sonraki bölümü merak ettiriyor. Hatta bazen bir sonraki paragrafı merak ettiriyor. Anlatım güzel, çeviri daha güzel. Öhm... Neyse yani işte, anladınız siz beni. Wool serisiyle aramda duygusal bir bağ var. Bence herkes bu seriyi okumalı, büyük keyif.
Ay ben Vardiya'yı okuyamadım bir türlü, bu aralar aklımda. Ben de okuyup bitireyim gari şu seriyi.
YanıtlaSilAy oku tabii, bitsin artık :)
Sil