31 Ekim 2015

Yara (Yeni Crobuzon 2)


Yara - The Scar
China Miéville
Çeviren: Güler Siper
Yordam Kitap
Ağustos 2013 (1. basım)
671 sayfa

Perdido Sokağı İstasyonu'nu okumamın üzerinden neredeyse iki yıl geçmiş, sonunda Yeni Crobuzon'a dönebildim ve serinin ikinci kitabı olan Yara'yı da çok sevdim. Kitabın Türkçe'ye çevrilmesi için epey beklemişiz, çünkü Yara 2003 yılı Arthur C. Clarke ödülü adayı ve aynı yıl The British Fantasy ödülünü kazanmış. Geç de olsa alıp Türkçe okuyabildiğim için çok mutluyum bu kitabı. İngilizce okumak muhtemelen epey zor olurdu, çünkü Miéville'in kurguladığı çeşit çeşit canlının tuhaf isimleri var. Güler Siper, bu isimleri Türkçeleştirirken çok iyi bir iş çıkarmış. Örneğin, "scabmettler" diye bir tür var, çok güçlüler, çok iyi birer dövüşçüler ve kendi kanlarını akıtıp kuşandıkları birer zırhları var. Bu yaratıkları "yüreklikabuk" olarak çevirmiş. Benzer bir sürü örnek var ve bence çeviri genel olarak çok başarılı. Ama (her kitapta bu "ama" geliyor biliyorum...) çeşitli yazım hatalarının yanında, anlam karmaşası yaratan cümleler de bulunuyor kitapta.

"Derken, sonunda, görkemli bir gök gürültüsü şimşeklerin sonuncusunu haber verdi." cümlesini okuduğumda, Miéville'in Bas-Lag dünyasında ışığın sesten daha yavaş olduğu şüphesine kapılıyorum. Fakat aslında değil... Tüm roman boyunca adı doğru yazılan Silas Fennec, aniden karşıma Silac Fennes olarak çıkınca irkiliyorum. Özellikle de, bir cümlenin birazını çevirmeyi unuttuklarını görünce çok fena irkiliyorum. Bakınız, yeşil etiketin ortasındaki cümle:


Fakat yine de, özel isimlerin Türkçeleştirilmesi başta olmak üzere, çok güzel bir çeviri olduğunu tekrar etmek isterim. Dalgınlıkla yapılan hatalar var, onlar da sonraki baskılarda düzelmiştir/düzelecektir mutlaka.

Jules Verne'in Yüzen Şehir adlı bir kitabı var, devasa bir yolcu gemisini anlatır. Hah, işte o devasa gemiyi alın, etrafına birkaç tane daha devasa gemi ve büyüklü küçüklü onlarca gemi daha bağlayın. Gemilerin arasından halatlar, zincirler, asma köprüler, ip merdivenler sarksın. Bir de petrol sondaj kulesi ekleyin. Oldu mu? Armada'yı zihninizde canlandırdınız, tebrik ederim! Şimdi bu kocaman gemi karmaşasına insanlar, kepriler (bir tür insansı böcek), kaktüs insanlar, tekraryapımlar, yüreklikabuklar, vampirler, kerevitler yerleştirin; orada yaşasınlar. Armada'nın yerleşik halkını da böylece hallettik. İşte, romanın büyük bir kısmı burada geçiyor.

Bellis Coldwine, bir nedenle Yeni Crobuzon'dan ayrılmak zorunda kalan bir dilbilimci. Önce Salkrikaltor'a, oradan da Nova Esperium kolonisine doğru yola çıkan Terpsikor adlı geminin ekibine katılıyor; Salkrikaltor kerevitleri hakkındaki -var olduğunu iddia ettiği- derin bilgisi sayesinde bu işe kabul edilmiş ve olanca suratsızlığı, huysuzluğu, içe dönüklüğü ile, yolculuğun büyük kısmını kamarasında oturup mektup yazarak geçiriyor. Salkrikaltor'a ulaşıyorlar, su altında yaşayan kerevitlerle görüşüp yola devam edeceklerken Silas Fennec ortaya çıkıyor, Yeni Crobuzon hükümetinden aldığı yetki ile, geminin yola çıktığı limana geri dönmesini emrediyor.

Bütün bu yolculuk boyunca, romanın devamında yakından tanıyacağımız karakterlerle de karşılaşmaya başlıyoruz. Su altı biyoloğu Johannes Tearfly, tutuklu tekraryapım Tanner Sack, genç miço Şekel... Geri dönüş yolculuğu yüzünden huzursuzluğun arttığı gemide, Kaptan Myzovic yolcuları sakinleştirmeye çalışıyor fakat ani bir korsan saldırısı ile her şey birbirine giriyor. Saldıran korsanlar, Armada adlı yüzen, gizli şehrin sakinleri. Gemideki insanları Armada'ya götürüyorlar, fazla sorun çıkaranları ayırdıktan sonra herkese birer daire veriyor, uygun işler buluyor ve burada yaşamaya alışmalarını söylüyorlar. Sonrası sürekli artan bir gerilim, entrika içinde entrika, politik oyunlar... (Bu detayların bir kısmı arka kapakta yazsa da, ben anlatmak istemiyorum.)

Armada bir yönüyle gerçek bir sosyal devlet. Yeni Crobuzon'da toplumdan dışlanan tekraryapımlar burada diğer herkesle eşit haklara sahip. Herkesin küçük de olsa bir evi var. Her mahallenin kendi yönetimi ve bir de büyük konsey var. Fakat bunların hepsinin üstünde, Sevgililer olarak adlandırılan tuhaf bir çift var. Bir de Sevgililer'in koruması, Armada'nın büyük savaşçısı Uther Doul. Armada'da günlük hayat dengeli ve neredeyse demokratik olsa da, Sevgililer'in büyük planları var ve yüzen şehrin sakinlerine ancak işlerine geldiği kadarını açıklıyorlar.
"Terpsikor'daki Tekraryapımlar artık evlerine dönemeyeceklerini çoktan anlamışlardı. Yirmi yılmış -hadi canım sen de, bunun müebbet hapis cezası, ölüm cezası anlamına geldiğini biliyorlar. Şimdi buradalar, işleri, paraları ve saygınlıkları var. Bu durumu kabullenmeleri şaşırtıcı mı sence?"
Yara, tıpkı Perdido Sokağı İstasyonu gibi görkemli, şaşırtıcı ve çok katmanlı bir kitap. Çok büyük keyifle okudum, çok sevdim ve serinin devamı olan Demir Konsey'i okumak için iki yıl beklemeyeceğime eminim.

2 yorum:

  1. yazınızı okuduktan sonra net'te arama yaptım,tesadüfen başka bir kitabın tanıtımından etkilendim ve hemen temin edip ve Mieville'e de ihanet ederek önce bu kitabı okudum! çok beğendim.mutlaka okumanızı öneririm";Cixin Liu" nun "Üç cisim Problemi".. iyi okumalar
    ankaralıkitapkurdu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üç Cisim Problemi okunması gerekenler listeme girdi benim de, yazarı da Tüyap'a katılıyor bu yıl. :)

      Sil