Bilimkurgu Öyküleri
Editör: Koray Özer
Remzi Kitabevi
Şubat 2005 (1. basım)
270 sayfa
Remzi Kitabevi tarafından, 2005 yılında yayımlanan bu öykü derlemesi Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Bilişim Dergisi tarafından düzenlenen Bilimkurgu Öykü Yarışması'nda 1998-2004 yılları arasında derece alan eserlerden oluşuyor. Benim için bu kitabın en önemli yanı, Türk bilim kurgu yazarlarını tanıma fırsatı vermesi idi. Gerçi, öykü yazarları hakkında yüzeysel bir araştırma yaptım (yani, isimleri Facebook'ta aradım) ve Müfit Özdeş dışında yalnızca bir öykü sahibinin kariyerine yazar olarak devam ettiğini öğrenip üzüldüm.
Onlarca bilim kurgu kitabı okuyunca, kitaptaki birçok öyküdeki temayı ya da kullanılan ögeleri daha önce okuduğum kitaplara benzetmekten kendimi alamadım, fikirlerin tamamı özgün olmasa da Türkiye'de bilim kurgu yazan insanların var olduğunu bilmek çok güzel.
Gelelim kitaba... Seçkide yer alan on beş öyküden iki tanesini çok sevdim, dokuzunu sevdim, bir tanesi hakkında kararsızım ve yalnızca üçünü sevmedim. Her öyküyü, bir cümleyle de olsa anlatmak istiyorum.
İlk öykünün adı Kontrol, Serdar Hamdi Semiz tarafından yazılmış ve yarışmanın 1998 yılı birincisi. Tüm dünyanın tek bir ülke olarak birleştiği ve birçok rutin işin yönetiminin merkezî bir bilgisayar ile idare edildiği gelecekte, bu sistemin arızalanmasını anlatıyor. Yapay zeka kavramına ve ilerlemesine olan bakışını sevdim.
1998 yılı ikincisi olan Mithradates adlı öykü, H. Mükremin Barut tarafından yazılmış. 2043 yılında geçen öyküde, bundan tam da 30 yıl önce (bugün!) ortak dünya devletinin kurulduğunu varsaymış yazar. Zaman yolculuğunun mümkün olduğu bu geleceğin öyküsü benim için fazla romantik, sevemedim.
Lami Tiryaki'nin yazdığı (1998 yılı beşincisi) Sıfır Noktası ise "Konya çıkışından Pozantı istikametine..." şeklinde başlayan (bilim kurgu edebiyatında görmeyi hiç beklemeyeceğim) bir cümle ile beni şaşırtsa da, devamını severek okudum. Post-apokaliptik öykünün kurgusu bence çok başarılı.
"Büyüyen sanayi kuruluşları hızla birleşiyor, kartelleşiyor ve küçük grupları yutuyorlardı. Oluşan karteller yönetici sathında kendi egemen sınıflarını oluşturuyor, karşı tarafta ise tamamiyle bu sınıfa muhtaç, onların kendilerine tanıdığı iş olanakları kadar yaşama hakkına sahip, çalışan kesimler çoğalıyordu."
Şükran Tunç'un yazdığı Döngü, 2000 yılında üçüncülük almış. 'Grotesk' diye nitelendirebileceğim anlatımını pek sevmedim.
2001 yılında birinci olan Firar, Müfit Özdeş imzalı. Homo Mechanicus türünün domine ettiği gelecekte, bir hayvanat bahçesinde geçen öykü, Asimov'u ve Üç Robot Yasası'nı refere etmesi ile kalbimi kazandı! Tutarlı bir gelecek kurgusu ve üzerinde düşünülmüş karakterleri ile, bence, çok başarılı bir öykü.
Ziusudra'nın Gemisi ise Levent H. Şenyürek tarafından yazılmış, 2001 yılı ikincisi olmuş. Bir araştırma gemisinde geçen öyküde, çok uluslu mürettebatın keşfettiği birtakım kutuların sırrı araştırılıyor. Çok güzel çözümlenmiş olan bu öyküyü de severek okudum.
Uzun bir öykü olan 13. Gökdelen, Ömer Serhan Turan tarafından yazılmış ve 2001 yılında dördüncü olmuş. Detaylı bir komplo teorisi anlatan öykünün ilerleyişi hoş olsa da, konunun sonlandırılması bence başarılı değil ve pek sevemedim.
Yine 2001 yılında yarışıp beşinci olan Derin Uyku'nun yazarı Rafet Arslan. Bu öyküde yer alan Marilyn isimli bilgisayar ve öykünün geneli bana 2001 A Space Odyssey'i ve HAL'i çok hatırlattı ve genel olarak sevmedim.
2002 birincisi olan ve Beyazıt H. Akman tarafından yazılan Gelecekten Gelen Notlar, çok basit anlatımına rağmen çok başarılı bir fikir üzerine inşa edilmiş ve çok beğendim.
Arıza, 2002 yılı ikincisi ve Ümit Yaşar Özkan imzalı. Çok kısa olan bu öykü, yapay zekaya yaklaşımı ile çok güzel.
Akın Başal'ın öyküsü İçerdekiler ve Dışardakiler, 2002 yılında üçüncü olmuş. Roman ya da kısa romana (Novella? Novelette?) dönüştürülse keyifle okunacak, güzel bir öykü. Doğaya verilen geri dönülemez hasarın ardından, su altındaki yapay ortamlara çekilen insanları anlatıyor ve kitaptaki en sevdiğim öykülerden biri oldu.
Bul Beni Bebek, 2003 birincisi ve Mehmet Emin Arı imzalı. Kendi kendini geliştiren bir bilgisayar virüsünü anlatan öyküyü çok beğendim.
2003 yılında ikinci olan Yeni Başlıyor, Hüseyin Tuğrul Atasoy tarafından yazılmış. Dış uzayda kolonileşme hakkındaki öykü bana birazcık Rama'yı anımsatsa da başarılı bir kurguya sahip.
Özcan Güler imzalı Hasta, Kırık Boynuzlar 2003 yılı üçüncüsü. Yazılımlar, şifreler, şifre çözücülerden bahseden öykü bence başarılı.
Kitaptaki son öykü Aşkın Güngör'ün yazdığı ve 2004 yılı birincisi olan Sevgilim Dans Edelim mi? Uzak bir gezegende geçen öykü, simgesel ve sert anlatımı ile, seçkinin çok çok beğendiğim ikinci öyküsü oldu.
Bu güzel seçkinin baskısı yoktur ve ancak sahaflarda bulunabilir diye düşünüyorum. Bulursanız mutlaka alın ve on beş güzel bilim kurgu öyküsünü kitaplığınıza ekleyin.
Eskimeyen öykülere sahip bu eski kitap hakkındaki bilgilendirmelerinize teşekkür ederim. Keşke herkes sizin gibi Türk bilimkurgusu üzerine yazmaya zaman ayırabilse. Aklınıza sağlık.
YanıtlaSilKeşke daha çok Türk bilim kurgusu okuyabilsem. Teşekkürler =)
Sil