Kitaplar ve Sigaralar - Books v. Cigarettes
George Orwell
Çeviren: Levent Konca
*Sel Yayıncılık
Ocak 2015 (4. basım)
119 sayfa
Bu sefer çabucak bitirdiğim bir kitapla karşınızdayım çünkü duraklarda, tramvaylarda, doktor beklerken, arkadaş beklerken, parkta çimlere yayılmışken okumak üzere çantada taşımaya çok müsait, kısa makaleleri gayet hızlı okunan bir kitap. En kısası altı sayfa, en uzunu aşağı yukarı elli sayfa süren yedi makale var kitapta, Orwell bunları 1940'lı yıllarda yazmış ve çeşitli gazete/dergilerde yayımlanmışlar.
Kitapla ilgili en kötü şeyi en başta söyleyeyim. 1946'da, '47'de yazılan makaleler var ve Orwell'in o zamanlar İngiltere'ye yönelik yazdığı eleştirileri yetmiş yıl sonrasında yaşadığımız şu ortama tamamen uyuyor. Moralim bozuluyor.
Peki neden sigaralar? Çünkü yazar kitaba adını veren makalesinde diyor ki, "Kitapların pahalılığından şikayet ediyorsunuz ama sigaraya verdiğiniz para, benim kitaba verdiğim paradan daha fazla." Elbette bunu tam olarak böyle demiyor, daha düzgün cümleler kuruyor ama söylediği şey, özünde, bu. Oturmuş, satın aldığı, ödünç aldığı, hediye gelen ve kütüphaneden okuduğu kitapları da hesaba katarak bir karşılaştırma yapmış. Okumanın ucuz eğlence türlerinden biri -hatta muhtemelen radyo dinlemekten sonra EN ucuz olanı- olduğunu matematik ispatıyla önümüze koymuş. Uzuuun uzun hesaplar yapmaya girişmeyeceğim (çünkü beceremem) ama bugünkü fiyatlarla bir hesap yapsak, yine ortalama bir okurun yıllık kitap masrafı ortalama bir tiryakinin yıllık sigara masrafından çok daha az çıkacaktır eminim. Bir buçuk yıldır sigara içmeyen bir eski tiryaki olarak yıllarca sigaraya harcadığım bütçeyi kitaba aktarmak beni mutlu ediyor. (KAMU SPOTU: Sigara içmeyin.)
Bir makalesinde kitap eleştirmenliğini konu alıyor ve gazetelere eleştiri yazan profesyonellerin ne kadar zavallı bir halde olduklarını anlatıyor. Diyor ki:
"Belli konular üzerine derinleşen kitaplarla uzmanlar ilgilenmeli; diğer yandan eleştirmenliğin büyük bir bölümü, özellikle de roman eleştirileri pekala amatörler tarafından da yapılabilir. Hemen her kitap insanda yoğun duygular uyandırabilir; bir okurun tutkulu bir şekilde hoşlanmadığı bir kitap hakkındaki fikirleri dahi sıkılmış bir profesyonelinkilerden kesinlikle daha değerli olacaktır."
Benden bahsediyor!!! Bu metni kaleme aldığı 1946'da internet denen icat henüz çok uzaklardaydı elbette, böyle bir düzenleme yapmanın zorluğundan ve editörlerin kadrolu eleştirmenleriyle çalışmak durumunda kaldıklarından dem vuruyor. Neyse ki artık internet var, birçok kitap seven amatör elimize klavyeleri alıp gönlümüzce ukalalık yapabiliyoruz. Ve ne kadar haklı, gazetelerde okuduğum kitap önerilerine değil, internetteki okur yorumlarına daha çok güveniyorum hep.
Yazının Korunması makalesinde basın özgürlüğünden, entelektüel özgürlükten ve yalnız tutucu sağın değil, dönemin komünistlerinin de düşünce özgürlüğüne zarar verdiğinden bahsediyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde (tabii o zaman henüz adı İkinci Dünya savaşı değildi) yazdığı bu metin geçerliliğini hâlâ koruyor.
"Ancak totalitarizm, bir inanç çağından çok bir şizofreni çağı vaat eder. Toplum, yapısı belirgin bir biçimde yapay hale gelince; yani yönetici sınıfı işlevlerini kaybetmesine rağmen güç kullanarak ya da sahtekarlıkla iktidara tutunmakta başarılı okunca totaliterleşir. Böyle bir toplum ne kadar uzun var olursa olsun asla ne hoşgörülü olabilir ne de entelektüel açıdan istikrarlı."
Not aldığım başka başka yerler de var ama bence bu kadar alıntı yeter. Kitabın sonu, yazarın St Cyprian's adlı yatılı okulda yaşadıklarına ayrılmış. Sekiz yaşında bir çocuğun yatılı okula verilmesi bile bana fazlasıyla tuhaf gelirken Orwell'in anlattıklarını aklımda canlandırmak güç. Minimum miktarda yemekle beslenen, binici sopasıyla dövülen çocuklar, kapısı kapanmayan tuvaletler, hijyenden çok uzak banyolar, el kadar veletler arasında sınıf ayrımı... Orwell'in okuluyla ilgili anıları pek de tatlı, hoş türden değil. İnternette biraz bakındım da, okulun bazı ünlü mezunları Orwell'in yazdıklarının tamamen hatalı olduğunu, okulun şahane bir eğitim verdiğini düşünüyorlar. Sir Cecil Beaton ise (Aldous Huxley'den Salvador Dali'ye, Pablo Picasso'dan Audrey Hepburn'e birçok ünlünün fotoğrafları ile tanınan bir fotoğrafçı) okulda Orwell'le beraber okumuş ve yazdıklarının abartılı olsa da eğlenceli olduğunu söylemiş.
Yazarların kitaplar, edebiyat, sahaflar ve benzeri konularda yazdıkları makaleleri/denemeleri okumayı çok seviyorum, dolayısıyla Kitaplar ve Sigaralar'ı da keyifle okudum. Çeviri şahane, akıcı. İnsanı bezdirecek yazım hataları yok (2-3 minik hata gözden kaçmış, olur o kadar) daha ne olsun? Orwell okuyup sevdiyseniz, o sevdiğiniz kurguları yaratan yazarı biraz daha tanımak için bu kitabı da okumalısınız diye düşünüyorum.
Yaşasın, sonunda yeni yorum geldi! Bunu ben de her kitapçıya gidişimde bir elime alıp, elime almadıysam şöööyle bir bakıp bırakıyorum. Herhalde önce romanlarını okurum, sonra bu kitaba el atarım :)
YanıtlaSilAy bu sefer iki yazı arasında çok da zaman geçmedi ya, iyi bence durum :)
SilRomanlarıyla doğrudan ilgili bir şey yazmadığından bunu okumak için romanlarını beklemeye gerek yok, kurgu okumaktan sıkıldığın bir zaman sıraya ekleyebilirsin bence :)