Kıyamete Bir Milyar Yıl - За миллиард лет до конца света (Za milliard let do kontsa sveta)
Arkadi Strugatski, Boris Strugatski
Çeviren: Hazal Yalın
İthaki Yayınları
Ekim 2015 (1. basım)
149 sayfa
Kitaplarını düet olarak yazan ve Sovyet bilim kurgusunun önemli isimlerinden olan Strugatski Kardeşler'in İktidar Mahkumları kitabını okuyup sevmediğimi çok iyi hatırlıyordum. Tam da bu yüzden Kıyamete Bir Milyar Yıl'ı okusam mı, okumasam mı bilemiyordum ki bir arkadaşım kitabı bana hediye etti. Kitap kapıma kadar gelince heveslendim, hemen okudum. Kitabın başında "Yok.. Ben bu Strugatskilerle geçinemiyorum." diye düşünürken, okudukça kitaba hayran oldum. Kitabı bitirip şu yazıyı yazarken ise, kitap için ne hissettiğimden emin değilim. Son zamanlarda okuduğum olaylı, maceralı kitaplardan sonra çok iyi geldi ama benzerlerini azimle arayacağım bir kitap da değil. Çok ortada kaldım.
Strugatski Kardeşler, uzaysız, yaratıksız, ileri teknolojisiz bilim kurgu nasıl yazılır dersi vermişler bu romanda. Farklı alanlarda çalışan Sovyet bilim insanları ya da politik doğruculuğu bir yana bırakırsak bilim adamları var romanda. İki de kadın, biri bilim adamlarından birinin karısı, diğeri güzelliğiyle dikkat dağıtan bir yan karakter. Neyse, 1970'lerin Sovyet Rusya'sında bilimde erkek egemenliği vardır diyelim, çok üstelemeyelim.
Astrofizikçi Malyanov'un evinde başlıyor roman. Malyanov, sıcak bir yaz gününde aklını toparlayıp yeni teorisi üzerine çalışmaya çabalıyor ama durmaksızın çalan kapı ve telefon zilleri yüzünden bir türlü işinin başına geçemiyor. Karısının okul arkadaşı Lidka Ponomareva aniden çıkıp geliyor ve güzelliğiyle adamcağızın aklını başından alıyor. (Bir kadın başka ne yapabilir ki...) Malyanov misafiriyle ilgilenirken kapı tekrar çalıyor, gizemli komşusu Snegovoy geliyor. Bu arada, iş arkadaşı Vayngarten sürekli telefon ediyor ve çok tuhaf davranıyor.
Absürt bir karmaşanın ortasında kalan Malyanov ne yapacağını şaşırmışken, kapısına dayanan bir polisle beraber daha da karışıyor ortalık. Vayngarten, uzaylılar -üstün bir uygarlık- tarafından çalışmalarının engellendiğini, başlarına gelen bütün tuhaflıkların bu uzaylıların işi olduğunu iddia ediyor. Kitap, "fantastik olayları fantastik olmayan varsayımlarla nasıl açıklarsın?" sorusunun etrafında şekilleniyor.
"Falan filan," diye sözümü kesti. "Kaçınılmaz olarak faaliyetlerinin izlerini gözlemlemiş olmamız gerekirdi, ama bunları gözleyemiyoruz. Neden? Çünkü yüksek bir uygarlık yok. Çünkü nedense hiçbir uygarlık, yüksek uygarlığa dönüşmüyor."
Strugatskilerin romanı karmaşık, kalabalık ve yorucu. Kitabı okurken, yazarların ürettiği paranoyayı ve kaygıyı paylaşmamak mümkün değil. Çok sevdiğim kitaplar arasında olmasa da, bu kitabın Rusça tam metinden çevirisinin yapılması ve yayımlanması (döneminde çeşit çeşit sansüre uğramışken) sevindirici. Benim gözüme batan yazım hataları oldu ama çok fazla değil. Güzel kapağı ve "istikbal göklerdedir" sloganıyla çok şık bir roket illüstrasyonunu birleştiren iç kapağıyla da kalbimi fethetti İthaki, bu serinin minimal kapaklarına bayılıyorum. Hatta muhtemelen, sırf koleksiyon olsun diye Dune baskısını da alıp kitaplığıma ekleyeceğim.
Kitabı ben de henüz dün bitirdim ve benzer şekilde değerlendiriyor olmamıza sevindim. Bu roman bana da karmaşık, kalabalık ve yorucu geldi. Kitaplığımda hala yerini koruması ise İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinin bir parçası olmasına ve senin de belirttiğin minimalist kapağına borçlu açıkcası :) Serinin 3. kitabı Maymunlar Cehennemi ve 4. kitabı da Cesur Yeni Dünya. Bu seri bu kapak tasarımıyla tam bir koleksiyon olacak bizler için.
YanıtlaSilİthaki'nin bu kitaplarıyla benim kitaplığım dörtte üç çakışıyor aslında ama işte bu koleksiyon olsun, seri eksik kalmasın derdi başa bela. Bundan on sene sonra Metis'in kitaplarını arar gibi aramaya başlamak istemiyorum, o yüzden hepsini alıp dizmek lazım :)
Sil