9 Ocak 2015

Siberya


Siberya - Cyberiada
Stanislaw Lem
Çevirenler: Mehmet Can Uğur, Tamer Çetin
Cem Yayınevi
Nisan 2014 (1. basım)
271 sayfa

Şuncağız kitabı oradan oraya sürükleyerek ancak iki ayda bitirebildim, benimle birlikte gezmediği yer kalmadı zavallının. Kitap 271 sayfa, bunun dört katı sayfa sayısına sahip kitapları bir oturuşta bitirdiğim olurdu eskiden -o zamanlar tabi gençtik, uykusuz kalınca fazla etkisi olmuyordu.- Bir de, kitabın içinde bir dolu kısa öykü olunca, parça parça okumaya gayet uygundu. Başı neydi, bu kimdi, ay niye öyle oldu şimdi diye şaşırmadan, unutmadan okuyabildim.

İletişim Yayınlarının yıllaaaar önce bastığı Lem kitaplarından bulabildiklerimi toplayıp peş peşe hatmettim zamanında, artık bu kitaplar piyasada bulunamadığı için eksiklerimi tamamlayamıyorum. Sağ olsunlar, Solaris ve Aden'in yeni baskılarını yaptılar geçtiğimiz yıl. Darısı diğer kitapların başına diyorum, 14 kitaplık seride 6 tane eksiğim var. Lütfen ya, yeni baskılarını yapsanız ya. Hatta mümkünse yeni baskıları, eski kapaklarla yapsanız ya. Çünkü o kapaklar çok güzeldi. ^_^ Ya da belki, Cem Yayınevi daha çok Lem kitabı yayımlayacaktır, o da olur, çok güzel olur. Koşarak gider eksik kitaplarımı alırım.

Öhöm... Yayınevlerine yalvarma seansımdan sonra, Siberya ve Mükemmel Boşluk için Cem Yayınevine, Hayali Büyüklük için de Pinhan Yayıncılığa teşekkür etmeliyim. İçimizdeki Lem özlemini birazcık gidermemizi sağladılar bu üç kitapla. Mükemmel Boşluk ve Hayali Büyüklük henüz okunmadılar, zor zamanlar için saklıyorum ama Siberya'yı büyük keyifle, uzata uzata, sindire sindire okudum. Fakat, kitabın çevirisini çok beğendiğimi söyleyemem. Çok büyük kusurlar olmasa da imla hatalarıyla karşılaşıyoruz kitapta. Bir de "yok artık" dediğim iki yer var: "... üçüncü polis eğildi, göbek düğmesini açtı ve aniden kolları ince saplara dönüştü." Şimdi... İngilizce konuşanların belly button dediği şeye biz düğme demiyoruz; bu polis bir robot olduğu için diyelim ki göbek deliğinin yerinde bir düğme var, o zaman da o düğmeyi açmıyoruz, basabiliriz, çevirebiliriz falan ama açmayız. İkinci büyük sorun ise, göbek düğmesinin hemen sonrasındaki sayfada karşıma çıktı: "... gibi ağır suçlardan dolayı parça parça kesileceksiniz, kazığa oturtulup boyunduruk taktırılacaksınız, karnınız deşilecek, canlı canlı gömülecek, haça asılacak, asılmışken yakılacaksınız; ..." Hayır, cümle zaten çok uzun ve karmaşık ama çarmıha gerilmek gibi bir deyiş varken, haça asılmak olmuş mu, bilemedim pek. Özetle, çeviriyi pek sevmedim; editörün gözünden kaçan hatalar buldum ve onları da sevmedim. Ama kitabı çok sevdim.

Kısa öykülerden oluşan Siberya'da, ilk önce Mühendis Trurl ile tanışıyoruz. Trurl, n harfi ile başlayan her şeyi yaratabilecek bir makine icat etmiş ve makinesini test ediyor. Bir süre sonra, bu becerikli makineyi gösterip hava atmak için, yakın arkadaşı Klapaucius'ı eve davet ediyor. (Bu arada ben hayretle, Klapaucius yazabilme hızımdan hiçbir şey kaybetmediğimi fark ediyorum. Sözcüğü bir yerlerden hatırlayıp tam çıkartamayanlar için açıklayayım, ilk Sims versiyonunda para şifresiydi.) Trurl ve Klapaucius iyi anlaşan fakat meslektaş oldukları için sıklıkla rekabet içinde olan iki arkadaş. Klapaucius, Trurl'un makinesini test edip hata bulmaya çalışırken olaylar karışıyor. Bu ilk öyküden sonra Trurl ve Klapaucius'ın çeşit çeşit maceralarını okuyoruz; Trurl bir düşünce makinesi üretiyor, Klapaucius kapısında bütün dilekleri gerçekleştiren makine buluyor, iki mühendis birlikte uzak galaksilere yolculuk ediyorlar, tuhaf gezegenlere gidip mühendislik hizmeti sunuyorlar, bir kralın avlaması için mükemmel bir makine tasarlıyorlar, umutsuzca aşık olan bir prens için meşumkadınmatik yapıyorlar (ama işe yaramıyor). Trurl'un kapısına gelen bir robot kendini tanıtıyor:
"Ey nazik ve asil beyefendi," diye cevapladı garip robot zırhı hâlâ titrerken, "benim adım Bonhomius ve ben münzevi bir keşişim, daha doğrusu eskiden öyleydim. Altmış yedi yıl boyunca bir mağarada yalnız başıma dindar bir şekilde, ta ki bir sabah üzerime şafak doğduğunda yalnız geçirdiğim hayatın boşa harcanmış olduğunu anlayana kadar derin düşüncelere dalarak yaşadım. Gerçekten de bütün o düşüncelere dalmak ve ruhsal mücadelelere tek başına girmek yanlıştı. Hem, kişinin ilk görevinin kendi selametini istemekten önce komşusuna yardım etmek olduğu yazılı değil midir?"
Lem, robotlarla ve acayip makinelerle doldurduğu öykülerinde derin konulara dokunmuş, mizahın arkasına büyük fikirler gizlemiş. Yazının başında dediğim gibi, yıllardır yeni bir Lem kitabı bulup okuyamıyordum, bu kitabı çok sevdim. Kaçırmamak lazım.

7 yorum:

  1. Benim de bu sene okuyup çok sevdiğim bir kitap olmuştu Siberya. Özellikle başlardaki her şeyi üretebilen makine hikayesi, Maxwell'in Cini göndermeli hikayesi ve mikro uygarlık yarattıkları ve yaratılan dünyanın aslında bizim gibi hisseden "gerçek insanlardan" oluşmuş olabileceği savını içeren felsefi tartışmalar çok güzeldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa o mikro uygarlık hikayesinden bahsetmeyi unutmuşum, çok güzeldi gerçekten. =)

      Sil
  2. lem amcanın bu kitabı benimde listemde..bu yaz solaris ve aden bayagı sarsmıştı beni,solarisin filmini defalarca seyretmiş olsamda..Lem'in BK anlayışı kendini hemen belli ediyor,farklı ve seçkin bir kalemi, ilginç bir zekası var.Ancak şu tercüme meselesi beni nasıl çılgına çeviriyor anlatamam! Yahu hadi çevirdiniz bitti,bir daha okumaz mı mütercim? ya da redaktör, editör ne iş yapar? ne cesarettir böyle yanlışlarla kıymetli eserleri piyasaya sorumsuzca çıkarı vermek..Ya tercüme edecekleri iyi seçmiyorlar ki- iyi yayınevlerine hiç yakışmaz bu durum-ya da baştan savmacılık!! O daha da fena..Kanımca tercüme edenler iyi "türkçe" bilmiyorlar..Bu arada kitabı iki ay çevreyi gezdirerek bitirmenizi hiç kınamam,ben 2 yıldır" Arthurun Ölümü" nü -Thomas Malory- bitiremedim.Gerçi 870 sayfa ama..Nereleri gezdi bilseniz.Tabii deniz kenarında böyle bir kitabı açıp okumak da fazlaca görgüsüzlük olduğundan kapalı yerlerde ve araya onlarca kitap sokarak 2.5 senede 307. sahifeye -Sir Galahadın mücadelesine- ancak geldim.:)) Son olarak paylaşımınıza sonsuz teşekkürler ve keyifli okumalar!!
    ankaralıkitapkurdu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çeviri konusundaki kızgınlığınızı paylaşıyorum. =) İyi çeviri yapan yayınevlerini özellikle seviyorum, aslında olması gerekeni yaptıkları halde birkaç adım öne çıkıyorlar benim için.

      Siz iki yıldır okuduğunuz kitabın yanında birdolu kitap bitirmişsiniz en azından, ben iki ay boyunca neredeyse hiç okumadım (okul için gereken ve genellikle akademik çalışmalardan yapılmış kitaplar dışında). Ama şimdi çok güzel bir kitaba başladım, epey de iyi ilerliyorum, keyfim yerine geldi. =)

      Sil
  3. Benim hiç okumadığım bir yazar. Bu sene kitapları yeniden basılıyor iken bir tane okuyayım diye düşünüyordum. Fakat sizinde bahsettiğiniz kötü çeviri konusu beni düşündürdü. Acaba eski basımının çevirisi nasıl biliyor musunuz ? Kitabın yanına R2D2 yakışmış :) Kendisini çok severiz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siberya'nın ilk Türkçe çevirisi bu baskı. İletişim'den çıkan kitaplar arasında yoktu. Aden ve Solaris'in yeni baskısını yaptı İletişim Yayınları. Cem Yayınlarından da şimdilik üç kitap çıktı galiba, bir de işte Pinhan'dan çıkan Hayali büyüklük var. Böylece, piyasada bulunabilen altı kitap etti. =) İletişim Yayınları'nın çevirisi başarılıydı diye hatırlıyorum ama diğer kitaplara da bir şans vermek lazım, daha önce çevirisi yapılmamış eserler basıldı, çok mutlu oldum ben.

      R2D2 ise, eminim bu kitaptaki robotlarla çok iyi anlaşırdı, o yüzden orada. Teşekkür ediyor kendisi =))

      Sil
    2. bir de cem yayınlarından "sahibinin sesi" çıktı yeni..heberiniz olsun!
      ankaralıkitapkurdu

      Sil