19 Ocak 2015

Ölümsüz


Ölümsüz - Deathless
Catherynne M. Valente
Çeviren: Duygu Şahin
MonoKL Yayınları
Ekim 2014 (1. basım)
307 sayfa

Okuma tutulmamı (Bu bir terim olsun mu? Okuma tutulması?) bu kitapla aştım sonunda. Ölümsüz'e başladıktan sonra "10 dakika boşluk bulsam da birkaç sayfa daha okusam" diye fırsat kollarken buldum kendimi, kitap boyunca bir sonraki sayfayı merakla bekledim. MonoKL'un diğer kitapları için de aynı şeyleri yazdım ama tekrar etmem gerekiyor; kitabın baskısı, kıpkırmızı iç kapağı çok güzel. Çeviri harika, hiç kusur bulamadım; gözden kaçan 1-2 ufak yazım hatası var ama o kadar da olur. MonoKL ekibi yine çok güzel bir iş çıkarmışlar ortaya, özenli çalışmaları için teşekkürler.

Daha önce Elif'ten bahsetmiştim; İslam mitolojisi ile bezenmiş, çok keyifli bir roman olan Elif, bir Mısırlı ile evlenmiş olan Wilson tarafından yazılmıştı. Ölümsüz'ün yazarı Valente ise bir Rus ile evli ve bizi Rusya mitleri ile tanıştırıyor. Sanırım insanlar içinde yaşadıkları kültürü tamamen doğal kabul ediyorlar ama dışarıdan bakan bir yazar bu mitleri ve karakterleri alıp güzel kurgu romanlara dönüştürebiliyor. Valente, Rus masallarındaki ve halk hikayelerindeki karakterleri kullanıp lirik bir roman yazmış. Kitabın türünü ise mythpunk olarak adlandırıyor yazar. Steampunk ve cyberpunk'tan sonra, sevilesi bir punk daha çıktı bana!

Ekim Devrimi sonrasında, St. Petersburg'da başlıyor roman; sonra şehrin adı Petrograd, Leningrad, tekrar St. Petersburg oluyor. Marya Morevna, bu şehirdeki evinin penceresinde oturup kocası olacak kuşu bekliyor. Marya altı yaşındayken, pencereden gördüğü bir ekin kargası ağaçtan atlamış, yere çarptığı anda yakışıklı bir genç adama dönüşmüş ve evlerinin kapısını çalmış. Bu olay bir yağmur kuşu ve bir örümcek kuşu ile de tekrarlanmış ve Marya'nın üç ablası da kuşlarla evlenmişler. İşte bu yüzden, on beş yaşına gelen Marya Morevna bir pencerenin önünde oturup kuşları izliyor.

Ülkesinde rejim değişmiş, bir tek aile için çok büyük olan evlerine on bir aile daha yerleştirilmiş, artık Marya'nın on iki annesi ve on iki babası var, Marya okula gidiyor, bol bol düşünüyor, Puşkin okuyor ve özellikle kocalara dönüşen kuşlar gibi sıra dışı şeyleri görmek, bilmek ve hazırlıklı olmak istiyor. Bir genç kızın düşünmesinin ve Puşkin okumasının tuhaf olduğunu düşünen anneleri, babaları ve okul arkadaşları olsa da Marya bilginin en önemli gücü olacağını düşünüyor:
"Bilmek zorundayım, zorundayım. Yoksa beni dünyanın sonuna kadar yöneteceksin, çünkü sen biliyorsun ve ben bilmiyorum."
Marya henüz evinden ve komünal ailesinden ayrılmadan aylar önce, çocukluğunun masallarını süsleyen domovoy (ev cini) ile karşılaşıyor ve dünyanın gizli yüzü ile tanışıyor. Penceresinin önündeki kuşlar sayesinde küçücük bir parçasını görebildiği bu büyülü alemi anlamaya çalışırken, yeni komşuları nedeniyle kafası daha da karışıyor Marya'nın. Yanlarındaki eve taşınan yaşlı dul Liko, Marya'ya tarih öğreteceğini söylüyor ve bunun için ortaya çıkardığı büyük, siyah kitap şöyle başlıyor:
"Birinci Dünya Savaşı'nın Sebepleri birkaç tanedir. Öncelikle, hevesli öğrenci dünyanın gençken sadece yedi şeyi bildiğinden haberdar olmalıdır: su, yaşam, ölüm, tuz, gece, kuşlar ve bir saatin uzunluğu. Bunların her birinin Çarı ya da Çariçesi vardır ve Ölüm Çarı ile Yaşam Çarı bunların önde gelenleridir."
Bir gün Marya Morevna penceresinin önünde oturmuş ağlarken ve dışarı bakmazken; ağacın dalındaki büyük, siyah baykuş kendini yere bırakıyor, siyah palto giymiş, siyah saçlı hoş bir genç adama dönüşüyor ve kapıyı çalıyor. Kapıyı açan Marya'nın önünde diz çöküp kendini tanıtıyor: "Ben Yoldaş Koşey, soyadım Besmertni ve penceredeki kız için geldim." Bundan sonra, roman çok karışıyor, çok hareketleniyor; Ölümsüz Koşey ve Marya, uzun ve tuhaf bir yolculuğun sonunda Koşey'in ülkesi Buyan'a ulaşıyorlar. Cinlerin, iblislerin, su perilerinin yaşadığı ülkede kocaman, uzun bir macera başlıyor.

Olayların devamını anlatmasam daha iyi olacak sanırım. Onun yerine, kitap hakkındaki fikirlerimden biraz bahsedeyim. Kitapta çok fazla karakter var, doğaüstü karakterler tamamen yabancı mitlere ait olduğu için takip etmekte zaman zaman zorlandım; yine de bu kalabalığın fazla kafa karışıklığı yarattığını söyleyemem. Marya'nın roman boyunca süren değişimi başta olmak üzere, karakterlerin dinamikliğine bayıldım. Yazar işin kolayına kaçmamış; yan karakterler de dahil olmak üzere, saf iyi ya da saf kötüler yerine değişken, gerçek kişilikler yaratmış. Valente'nin masalsı anlatımı -ki bu üslubun aktarımında çevirinin payı büyük- kurguladığı dünyayı gözümün önünde canlandırıyor; bir yandan da komünist rejimi hafif hafif eleştirmeyi başarıyor. Büyü, iblisler, vahşet, şehvet, aşk, savaş... ne ararsanız var! Ölümsüz'ü çok büyük keyifle okudum, değişik bir şeyler okumak isteyen herkese rahatlıkla önerebilirim.

6 yorum:

  1. Çok ilginç ya.Denemem gerektiğini hissediyorum. :) Teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevdim ben, okursanız yorumunuzu merakla bekliyorum =)

      Sil
  2. Kitabın kapak sayfasındaki resimde çok ilginç:)

    YanıtlaSil
  3. Kapak çok güzel, anladığım kadarı ile konusu da. Yeni yazarları ve kitapları deneme konusunda isteksizim, edebiyat konusunda biraz önyargılı ve bağnazım galiba. Bu yüzden, kitap blogları olmasa çok fazla güzel kitabı es geçeceğim. Not edeyim kenara köşeye, çok güzel gibi görünüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de o konuda hem bağnazım (özellikle yeni bilim kurgu yazarlarına aşırı önyargıyla bakıyorum) hem de okuyunca bayılıyorum. Dolayısıyla ben de hem bloglara, hem yayınevlerine teşekkür etmeliyim beni başka kitaplara yönlendirdikleri için

      Sil