Mars Yıllıkları - The Martian Chronicles
Ray Bradbury
Çeviren: Barış E. Alkım
İthaki Yayınları
Nisan 2013 (1. basım)
376 sayfa
"Sadece üzüntü ve keder dışında hiçbir şey getirmeyeceği halde, Tom'u biraz da olsa tutmak belki de hataydı, ama sadece bir gün kalıp gitse bile, boşluğu bomboş, karanlık geceleri kapkara, yağmurlu geceleri sırılsıklam yapsa bile, nasıl vazgeçebiliriz istediğimiz şeylerin ta kendisinden?"
Mars Yıllıkları'nı anlatmaya, yukarıdaki alıntıyla başlamasam çok eksik kalırdı. Neyse... Ray Bradbury'nin kitabı, bir astronomi profesörü olan Fred Hoyle'un sunuş yazısıyla başlıyor. Bazı kitapların sunuş/giriş yazıları ne kadar sıkıcıysa, bu sunuş yazısı o kadar keyifli. Hoyle, en yüksek edebiyat potansiyelinin bilim kurguda olduğunu iddia ediyor ve çok da mantıklı açıklamaları var. Okumadan geçmemek lazım.
Mars Yıllıkları, kronolojik olarak ilerleyen bir dizi öyküden oluşuyor. Ocak 1999 tarihinde Mars'a giden ilk ekip ile başlayan kitap Mars'ta ve Dünya'da yaşanan olaylarla Ekim 2026'ya kadar uzanıyor. Bradbury'nin her zamanki ustalığı ile en basit insan arzularından, en karmaşık etik sorunlara kadar değiniyor; bilim kurgu maskesinin arkasında sağlı sollu girişiyor okuruna. (Bu kadar argo bir benzetme yapmak istemezdim aslında, fakat bu adamın kitapları hep dayak yemişim hissi bırakıyor bende, kusura bakmayın.)
Bir iki öyküde kendine yer bulan mistik yaklaşımlar dışında, çok sevdim kitabı. En sevdiğim öyküler de, "Haziran 2003: Göğün Ortasındaki Yol" ile "Eylül 2005: Marslı" oldu. Ayrıca, daha önce başka bir derlemede okuduğum, Poe'nun öyküsünü okuduktan sonra bir kez daha okuyunca daha çok sevdiğim "Usher II" de var kitapta. Yani, kısaca, diyorum ki okuyun bu kitabı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder