Micromegas ve Diğer Hikâyeler - Romans et Contes
Voltaire (François Marie Arouet)
Çeviren: Hasan Fehmi Nemli
Helikopter
Haziran 2012 (1. basım)
249 sayfa
Bu kitabın arka kapağında şöyle bir cümle var: "aslında tür olarak, bu kitapçık ... bilim-kurgunun emekleme döneminden kalma." İşte bu yazı, Micromegas'ı okumam için yeterliydi. Henüz bilim kurgu ustalarını okumayı bitiremedim ve çağdaş yazarlara başlayamadım sayılır ama bilim kurgunun temellerine de dönmek istiyorum ara sıra.
Voltaire (François Marie Arouet)
Çeviren: Hasan Fehmi Nemli
Helikopter
Haziran 2012 (1. basım)
249 sayfa
Bu kitabın arka kapağında şöyle bir cümle var: "aslında tür olarak, bu kitapçık ... bilim-kurgunun emekleme döneminden kalma." İşte bu yazı, Micromegas'ı okumam için yeterliydi. Henüz bilim kurgu ustalarını okumayı bitiremedim ve çağdaş yazarlara başlayamadım sayılır ama bilim kurgunun temellerine de dönmek istiyorum ara sıra.
Micromegas hikâyelerinin ilk basımı 1752 yılında yapılmış; yani,
yazılmalarının üzerinden 250 yıldan fazla zaman geçmiş. Gezegenlerin pek
tanınmadığı, astronomi bilgisinin kısıtlı olduğu çağlardan kalan bu
hikayeleri ben çok sevdim. Voltaire'in masalsı üslubunu -muhtemelen
çevirmenin yeteneği de etkili bunda- okumaktan ayrı bir keyif aldım.
Ayrıca, Kitap Yayınevi'nin "Helikopter" logosu ile yayımladığı kitabın
kağıdı, grafik tasarımı bile keyif veriyor.
Kitapta altı kısa ve üç uzun öykü var, hepsi Voltaire'in toplumsal çözümlemelerini, ince mizahını içeriyor ve keyifle okunuyor. Yazarın bolca kullandığı tarihî ya da politik göndermeler çevirmenin dipnotlarıyla açıklanmış; benim gibi bilgisizler için çok faydalı!
Voltaire, hikâyeleriyle o dönemin tüm ülkelerini gezdiriyor okuruna. Üstelik, görünen o ki, 260 yıl öncesinin Türkiye'si, epey hoşgörülü bir izlenim bırakmış: -burada kullandığım laik sözünü, Tankut Yıldız'ın yerinde düzeltmesi gereği, hoşgörü ile değiştirdim.-
"- Bu Türkler, dedim, vaftiz edilmemiş zındıklardır, sonuç olarak da saygıdeğer engizitörlerden daha zalim olacaklardır. İslam ülkesinde ağzımızı açmayalım.
Böylece Türkiye'ye vardık. Türkiye'de Kandiye'dekinden daha fazla kilise bulunduğunu görmekten fena halde şaşkınlığa düştüm. Kimi Yunanca, kimi Latince, daha başkaları Ermenice olarak bakire Meryem'e serbestçe dua eden ve Muhammed'e lânet okuyan sayısız keşiş gördüm."
Ve Voltaire'in tüm zamanlara uygun savaş tanımı:
"Hepsi, sizin topuğunuzdan daha büyük olmayan bir avuç toprak için, diye yanıtladı, bu birbirlerini boğazlayan milyonlarca insandan hiçbiri bu topraklarda en ufak bir hak iddia ediyor değiller. Mesele sadece, bu toprakların Sultan denen bir adamın mı, yoksa bilmem neden Çar denen bir adamın mı olacağından ibaret."
Sirius yıldızından gelen bir dev ile Satürnlü bir cücenin maceralarını
anlatan bu uzun öyküde, gezegenimizin absürdlüklerini birer birer
anlatmış Voltaire.
Savaşlar, ahlak, din gibi konuları uzak bir yıldızdan gelen gezginin gözünden, meleklerin dilinden anlatan öykülerin her biri çok güzel. İki yüzyıl önceden bugüne gelen bu öyküleri okumanızı öneririm.
Savaşlar, ahlak, din gibi konuları uzak bir yıldızdan gelen gezginin gözünden, meleklerin dilinden anlatan öykülerin her biri çok güzel. İki yüzyıl önceden bugüne gelen bu öyküleri okumanızı öneririm.
Kitapla ilgili verdiğiniz bilgiler ilgimi çekti. Kitap alışveriş listeme ekledim. Açıkçası merak ettim bu kitabı.
YanıtlaSilBen çok sevdim, bakalım beğenecek misiniz =)
SilNe güzel kitapmış, listeme girdi hemen. Çok teşekkürler :)
YanıtlaSil^.^
SilGerçekten ilgi çekici bir teması ve konumu varmış, denk gelirsem okumak üzere edineceğim.
YanıtlaSilNaçizane, bahsettiğiniz alıntıda laiklikten ziyade hoşgörünün altı çizilmiş gibi geldi bana: Osmanlı, laik bir devlet değildi; dini kurallar göz önüne alınarak yönetiliyordu ancak Müslüman olmayanlara -bir dereceye kadar- hoşgörüsüz davranan bir yönetim şekli yoktu. Bu hoşgörüyü kaybetmemiş olmayı, kaybetmemeyi dilerdim...
Evet, oraya hoşgörülü demek lazımmış; yazarken bulamadığım sözcük oydu =)
SilÇoğu kişi kapitülasyonların, Osmanlı'nın en zayıf durumda olduğu zamanlarda verilmeye başlandığını sanır. Oysa ki en güçlü olduğu dönem olan I. Süleyman (Kanuni) döneminde Fransa ile olan ticareti geliştirmek amacıyla verilmeye başlanmıştı ve imtiyazlar "Katoliklere ibadet özgürlüğünü" de kapsıyordu. Yani söz konusu bu hoşgörünün temelinde ticari ilişkiler yatıyordu.
SilSelamlar, kitapta hangi öyküler olduğunu yazabilir misiniz? Başka hiçbir yerde bu bilgiyi bulamadım.
YanıtlaSilBen İstanbul'dayım, kitap Eskişehir'de. Yakın zamanda bakıp yazmam mümkün değil ne yazık ki.
Sil