25 Ekim 2019

Fantastes (Unutulmuş Fantastik Klasikler 1)



Fantastes - Phantastes
George MacDonald
Çeviren: Melisa Pancar
Şiir ve şarkı çevirileri: Alican Saygı Ortanca
İthaki Yayınları
Eylül 2019 (1. basım)
256 sayfa

İthaki, Bilimkurgu Klasikleri'nden sonra çok daha idealist bir işe kalkıştı: Unutulmuş Fantastik Klasikler. Tolkien öncülü fantastik kurgu yazarlarının eserlerinden oluşan seri toplam on kitap, kısıtlı bir zaman dilimini içerdiği için seri ilk planlandığı hâliyle basılıp bitecekmiş. Bütün bunları Alican kitabın öncesinde yer verdikleri Editörün Sunuşu'nda anlatıyor. Sonra da C. S. Lewis'in önsözü geliyor, "bu kitabın hayal gücünü dönüştürdüğünü hatta vaftiz ettiğini" söylüyor.

Fantastes ilk kez 1850'lerde yayımlanmış bir masal, yetişkinler için yazılmış. 21 yaşını doldurup babasından kalan mirasa erişebilince eski bir yazı masasının anahtarına sahip olan ve bu masayı kurcalarken bir peri ile karşılaşan Anodos'un anlatımından okuyoruz bütün kitabı.
Ben, unutulmanın kanununa sessizce tanıklık eden bu eşyalara dokunmaya neredeyse korkarak, sandalyemde arkaya yaslanmış bir şekilde dikkatle bölmeyi incelerken; küçücük bir kadının, bir anda canlanan küçük bir Yunan heykeline benzeyen mükemmel sureti, derinliklerinden fırlayıp çıkmış gibi küçük bölmenin eşiğinde belirdi. Boynu örgüden bir şeritle çevrilmiş, beline bir kemer iliştirilmiş, ayaklarına kadar uzanan elbisesi hiçbir zaman demode olmayacak türden, sıradan bir elbiseydi. Ancak elbisesini fark ettikten sonra şaşkınlığımın, gözlerimin önünde küçük bir kadının cisimlenmesine verilmesi beklenen tepkinin yakınından bile geçmediğinin farkına varabildim.
Bu küçük kadın, Anodos'a Periler Diyarı'na giden yolu bulacağını söylüyor ve ortadan kayboluyor. Anodos ertesi sabah yatağından kalkınca kendini bu büyülü diyarda buluyor ve şiirlerle şarkılarla süslü, karmakarışık bir maceraya atılıyor. Çiçeklerde yaşayan periler, konuşan ağaçlar, gizemli insanlar...

Kitabın bence en güzel yanı şu, bazı diğer masallar, fantazyalar gibi kör kör parmağım gözüne bir alegori yok, daha üstü kapalı, daha minnoş bir sembolizmle, ara sıra biraz dağılıp sonra tekrar toparlanarak ilerliyor kitap. (Evet, sembolizme minnoş dedim, what can i do sometimes?) Çok ilginç bir seri için, çok güzel bir başlangıç olmuş bu kitap. "İnanılmaz bir edebiyat zevki" olduğunu iddia demem ama çok keyifle okunuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder