16 Haziran 2019

Doctor Who: Dehşet Ağı


Doctor Who: Dehşet Ağı - The Crawling Terror
Mike Tucker
Çeviren: Nazlı Saltan
İthaki Yayınları
Aralık 2015 (1. basım)
192 sayfa

Dehşet Ağı'nın kapağında TARDIS'e dolanmış örümcek ağları ve kocaman bir örümcek var. O yüzden bu kitabı okumayı sürekli erteliyordum çünkü örümceklerle karşılaşınca verdiğim tepki zavallı Ron Weasley'ye epey benziyor. Sonunda geçenlerde cesaretimi topladım, trende okumak üzere yanıma aldım. Sonra da şuncacık kitabı on beş günde bitirdim. Gerçi yine iyi, hiç olmazsa bitirdim. Başlayıp başlayıp yarım bıraktığım kitaplar giderek çoğalıyor, bakalım sonum ne olacak.

Dehşet Ağı'nda, kapağında da gördüğünüz üzere 12. Doktor ve Clara var. Clara her zamanki ebleh bakışlarıyla kapağın köşesinde yerini almış. Çok özür dilerim, Clara nefretim dışıma taşıyor ama bir dizideki bir karakteri ancak bu kadar sevmeyebilirim sanırım. Öyle böyle değil, hiç sevmiyorum. Neyse ki kitabı okurken sürekli gözümün önünde canlanmıyor, daha katlanılabilir bir hâl alıyor böylece. Neyse.

Doktor ve Clara, kendilerini İngiltere'nin kırlarında, Wiltshire denen ufacık bir kasabada buluyorlar. Bir ley hattı bozulmuş, kasabada haddinden fazla büyümüş börtü böcekler görünür olmuş; bir de taş çember var, Stonehenge gibi ama daha küçük, yerel. Böcekler insanları öldürmeye başlıyor, Opera'nın Hayaleti gibi maskeyle gezen gizemli bir biliminsanı tuhaf işler yapıyor, İkinci Dünya Savaşı gazisi bir adamcağız bir şeylerden çok korkuyor, ordu desteğe geliyor; Doktor (12. Doktor'dan bekleneceği üzere) askerlerden hiç hoşlanmıyor. Elbette, mevzuyu yerinde görmek lazım diye TARDIS'e atladığı gibi İkinci Dünya Savaşı'na gidiyor, geçmişte neler olduğunu öğreniyor. Böcekler var, uzaylılar var. Hareketli bir Doctor Who bölümünden beklediğiniz ne varsa hepsi var.
Bir kadın ve bir erkeğin ona doğru yürüdüğünü fark ettiğinde tepsiyi arabasının bagajına yüklüyordu.
"Günaydın." Adamın sesinde İskoç bir tını vardı.
Angela dikkatlice yığının üstüne bir örtü serdi.
"Günaydın."
"Köyde bir polis merkezi var mı?"
"Hayır. En yakındaki Wyndham'da. Ama Charlie Bevan, yerel polis memuru, bu yeşilliğin karşısında yaşıyor." Angela kaşlarını çattı. "Her şey yolunda mı? Bir kaza mı oldu?"
"Tam olarak değil..." Adamla kadın birbirine baktılar. "Küçük bir böcek probleminiz olabilir."
Angela yüzündeki kanın çekildiğini hissetti. "Ah, hayır. Lütfen onlardan daha fazla olduğunu söyleme."
Adamın gür kaşları sorgular biçimde kalktı. "Daha fazla mı?"
"Şuna bir baksanız iyi olur." Angela çelik tepsi üzerinden örtüyü kaldırdı. "Daha büyük bir böcek göreceğinizi hiç sanmıyorum."
Mevzu geniş, konu yer yer üçe bölünüyor, karakterler çok kalabalık ama sonunda her şey güzelce birbirine bağlanıp çözülüyor.Çeviri ve editörlük çok özenli değil, yine de okunuyor. Şahane bir kitap mı? Pek değil. Tatilde ayaklarını uzatıp okunacak bir kitap mı? Kesinlikle. Doctor Who özlediyseniz ve bu kitabı henüz okumadıysanız tam da şu sıralar okunur bence.

2 yorum:

  1. Kitabını sanmıyorum. Efsane dedikleri halde dizisini bile izleyip izlememekte kararsızım. Ama insanın içini ısıtan bir tanıtım yazısı olmuş, elinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Sizi tekrar “kalembaşında” görmek,okumak güzel..Geri dönüşünüzün Tardis ve Dr.Who ile olması ise şaşırtıcı değil.
    Bütün kış süren klasikleri yeniden okumalarımın altından kalkıp , uzun,kasvetli ve yağmurlu bahar günlerini (nostaljik içgüdümle) Tom Sawyer, “Adsız Köşk” ve benzeri “ gençliği anlatan” romanlarla aydınlatmaya çalışırken bir türlü gelmez yazın bana hangi Bilim Kurgu sürprizlerini sunacağını da ciddi olarak düşünmekteydim. Ortada yeni bir seri roman ihtimali görünmüyor gibi..
    Siz “yokken iki arada bir derede ”Galaktik Imparatorluk” serisi ve sahaf tan toplama birkaç B.K. eserini hatmettim.Bir defa daha, bu serideki emeğiniz için size ve Tatari kardeşe teşekkür ederim.
    Zaten o da tercüme anılarını “Kayıp Rıhtımda” aktardı, tebrikleri kabul etti. Asimov’un en can alıcı serisi olmadığı ve özellikle “Çakıl taşı” nın sonunun üstat tarafından biraz aceleye getirildiği şahsi fikrimdir.Ancak Asimov zamanla VAKIF serisinde bu “bağlama” işini de öğrendiğini gösterdi sanırım.

    Diğer taraftan Dr.Who pek tarzım olmasa da (bu arada dizilerinin bir kısmını da seyrettim ama..) ebleh bakışlı kız ve “haşin” ve “caydırıcı” ifadeli Dr. Amcayı belki “örümcekleri” kafama takmadan okuyabilirim.Hani hamak-kitap-limonata üçlemesine denk getirebilirsem.
    Sanırım önceki Dr.’lar daha mı sevimliydi ne?

    İyi okumalar
    ankaralıkitapkurdu

    YanıtlaSil