Efsaneler Hikayeler Portreler
Osman Çelik
İtalik Kitapları
2001 (2. basım)
352 sayfa
Osman Çelik, Kuzey Kafkasya tarihi, siyaseti ve halkları üzerine kitapları olan bir yazar. Kazanuko Jabağ adlı romanını uzun yıllar önce okumuştum ama kitap hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum. Neyse... Okuma şenliğimiz için, yazarı ya da karakterlerinden biri ile aynı adı paylaştığım bir kitap bulmam gerekiyordu; "Setenay adlı bir yazarı nereden bulacağım ben!" diye dertlenirken buldukça satın alıp pek okumadığım Kafkasya ile ilgili kitaplarıma baktım ve Efsaneler Hikayeler Portreler'i buldum. (Başka bir yazıda, seneler önce internette bulup satın aldığım Setenay'ın Ağacı adlı çocuk kitabını da anlatmalıyım!)
Osman Çelik
İtalik Kitapları
2001 (2. basım)
352 sayfa
Osman Çelik, Kuzey Kafkasya tarihi, siyaseti ve halkları üzerine kitapları olan bir yazar. Kazanuko Jabağ adlı romanını uzun yıllar önce okumuştum ama kitap hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum. Neyse... Okuma şenliğimiz için, yazarı ya da karakterlerinden biri ile aynı adı paylaştığım bir kitap bulmam gerekiyordu; "Setenay adlı bir yazarı nereden bulacağım ben!" diye dertlenirken buldukça satın alıp pek okumadığım Kafkasya ile ilgili kitaplarıma baktım ve Efsaneler Hikayeler Portreler'i buldum. (Başka bir yazıda, seneler önce internette bulup satın aldığım Setenay'ın Ağacı adlı çocuk kitabını da anlatmalıyım!)
İsmimle ilgili, okula başladığım günden bu yana yaşadığım küçük bir sorun var. Normal koşullarda bir tanışma diyalogu şöyle ilerler:
- Merhaba, ben Ayşe- Ben de Fatma, memnun oldum.
Benim durumumda ise iki seçenek var:
- Merhaba, ben Setenay.- Efendim? / Anlamadım? / Pardon? / Hımm... Anlamı ne?
ya da
- Merhaba, ben Setenay.- Aaaa Çerkes misin?!
Yaklaşık otuz yıllık hayatım boyunca yaşadığım tuhaf tanışma diyaloglarına alışsam da, kalabalık yerlerde yüksek sesle çağırılmak hâlâ huzursuzluk veriyor. Durum böyleyken, neyse ki Kafkasya hakkında yazan yazarlar ve Nart destanlarının Setenay Guaşe'si var ve içinde adım geçen bir kitap bulabiliyorum!
Efsaneler Hikayeler Portreler, başlığından da anlaşıldığı gibi, üç bölüme ayrılmış. Efsaneler bölümü, Nartları anlatarak başlıyor, Sosrıko'yu (ve annesi Setenay'ı) anlatıyor. Sosrıko, neredeyse Grek mitolojisinin Achilles'ine denk bir karakter, yalnız topuğu yerine dizlerinden tutularak çeliklendiği için dizleri zayıf noktası. Devlerle savaşıyor, tanrılar katından insanlara şarap getiriyor, fırtına ve yağmuru çağırabiliyor... Tüm süper kahramanlar bir arada! Efsaneler bölümünde Sosrıko dışında; Nart Dav'ın, Ridade'nin, Heteg'in efsaneleri anlatılıyor.
Ardından gelen Hikayeler bölümü, bir kısmı kurgu, bir kısmı ise (kurgu olup olmadığı pek net olmayan) tarih hikayelerini içeriyor. Sürgün öncesi Kafkasya'yı anlatan hikayeler, Şeyh Şamil'in savaşını anlatan uzun bir hikaye, diaspora sonrası hikayeleri... Bu kısım, benim zevkime göre, fazlaca romantik ve -tarafsız değerlendirilirse- pek başarılı olmayan öyküler içeriyor.
Portreler ise... çok yakın olmadığınız bir tanıdığınızın kocaman bir fotoğraf albümünü dizlerinize yerleştirip hiç tanımadığınız birdolu insan hakkında, pek ilgi çekici olmayan birdolu bilgi vermesi gibi bir şey!
Son iki günümü hastane koridorlarında doktor bekleyerek geçirmeseydim bu kitabı bitirmem çok daha uzun zaman alırdı. Neyse ki, ESOGÜ tıp fakültesinde saat 11'e randevu veren sekreterler ve saat 15'te ortaya çıkan hocalar var! Bir türlü bitiremediğim bu kitabın sonunu görmemi sağladıkları için hepsine müteşekkirim.
Kuzey Kafkasya'dan Türkiye'ye gelen nesillerin devamı olarak, adımı çok seviyorum. Buraya taşınan müziğimizi, danslarımızı, genel olarak kültürümüzü seviyorum. Ama bizden önceki nesiller ile birlikte, arkadaşlarımın bazılarının da sahip olduğu anavatan özlemini ve merakını hissettiğimi söyleyemem. Tarihe ve siyasete olan genel ilgisizliğim bu konuyu da kapsıyor ve Kuzey Kafkasya'nın uzak/yakın tarihi, yaşanan savaşlar ile ilgili okuduğum hiçbir bilgi beynime işlememiş gibi gözüküyor! Bu kitabın da yalnızca Efsaneler bölümünden zevk aldım, çünkü Nart mitolojisi de tüm diğer mitolojiler gibi renkli ve güzel.
* 2013 yaz okuma etkinliği için, Romanın yazarı veya karakterlerinden birinin adı veya soyadı benimki ile aynı olan bir kitap. 25 puan!
bu kitabı ben de okuyayım. Çerkesim ben de ama, biraz izole yetiştiğimden çoğu zaman kendimi derneklere, kafkas kültür derneklerinden bahsediyorum tabii, ait hissedemiyorum. bazen kendi ırkımla ve tarihiyle ilgili bir şeyler öğrenmem gerektiğini düşünüyorum, nereden başlayacağımı bilmiyorum. öyle olunca iyice uzaklaşıp yabancılaşıyorum tabii.
YanıtlaSilDerneklerde yıllarımı geçirdim, son birkaç yıldır ise hiç ilişkim kalmadı. Bu kitabı da oku tabii ama daha akademik (en azından anlattıkları tarihin kaynakçası olan) kitaplar var, onlar daha iyi olabilir =)
SilKalabalık ortamda isimle çağrılmak konusunda benim de sıkıntılarım var. Öyle bir yerde birisi Mustafa diye seslenince genelde benle birlikte en az üç beş kişi daha çeviriyor kafasını. :))) Ama ismimi seviyorum, hayat güzel falan... :)
YanıtlaSilSeninki de ayrı bir dert =)
Sil