16 Ağustos 2018

Flowers for Algernon


Flowers for Algernon
Daniel Keyes
SF Masterworks
March 1966

Şu kitabı okumayı çook uzun zamandır istiyordum. Ağustos'ta tatil yapacak zamanı bulunca yanımda basılı kitap taşımak yerine Kindle'a bir şeyler yükledim. Aslında sevgili Murat Dural'ın Kibrit Ev'ini okuyordum, denize kuma rüzgâra maruz kalmasın diye kitabı evde bıraktım. Önce "Tatil dediğinde Agatha Christie okunur," diye ufacık bir Miss Marple kitabı (Miss Marple'ın Son Maceraları) okudum, baktım ki kesmiyor, Flowers for Algernon'la devam ettim. Bendeki e-kitapta künye olmadığı için de yukarıya ilk basım tarihini eklemeyi uygun gördüm.

Nebula ödüllü romanı Charlie Gordon'un kaleminden okuyoruz. Charlie bir fırında çalışıyor, otuz iki yaşında, arkadaş edinmeyi ve yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyor ve (kitapta kendini tanımladığı şekliyle) bir "moron." Özel eğitim sayesinde okuma yazma öğrenmiş, daha fazla şey öğrenmeyi ve öğrendiklerini unutmamayı çok istiyor. Daha akıllı olursa insanların onu daha çok seveceğini düşünüyor ve herkesi memnun etmeye çabalıyor. Deneysel bir çalışmaya katıldığı için, günlük tadında "progress report"lar yazmaya başlıyor ve kitabın tamamı bu raporlardan oluşuyor.
"I tolld him because all my life I wantid to be smart and not dumb and my mom always tolld me to try and lern just like Miss Kinnian tells me but its very hard to be smart and even when I lern something in Miss Kinnians class at the school I ferget alot."
Kitap bu yukarıdaki alıntıdaki gibi bol bol yazım hatasıyla başlıyor çünkü Charlie ancak bu kadar yazabiliyor. İnternetteki yorumlara biraz baktım da, Türkçe çeviride de aynı üslubu korumuşlar anladığım kadarıyla. Fakat deneyle beraber Charlie'nin raporları da ilerledikçe önce imlası düzeliyor, sonra uzun ve karmaşık cümleler geliyor. Çünkü Charlie'nin denek olduğu çalışma, beyin cerrahisiyle zekâyı ilerletmek üzerine. Elbette operasyon önce hayvanlar üzerinde denenmiş ve en başarılı sonucu Algernon adlı farede yakalamışlar. Charlie ve Algernon'un labirent çözme testlerinde kazanan hep Algernon oluyor. Mevzu bu işte, 68 IQ'lu, şans için yanında hep tavşan ayağı taşıyan Charlie'nin yavaş yavaş bir dahiye dönüşmesi...
"He wished me luk. I hope I have luk. I got my rabits foot and my luky penny and my horshoe. Dr Strauss said dont be so superstishus Charlie. This is sience. I dont no what sience is but they all keep saying it so mabye its something that helps you have good luk."
Charlie zekâsı geliştikçe daha karmaşık cümleler kurabiliyor, bilimin ne olduğunu çok iyi anlıyor ve hatta zihninin derinliklerine gömülü çocukluk anıları bile yüzeye çıkıyor ve Charlie artık akıllı olmasının daha iyi arkadaşlıklar için yeterli olmadığını görüyor.
"Strauss again brought up my need to speak and write simply and directly so that people will understand me. He reminds me that language is sometimes a barrier instead of a pathway. Ironic to find myself on the other side of the intellectual fence."
Konuyu daha fazla anlatmayacağım. Kitabı çok sevdim, Charlie'yi çok sevdim, olmadık yerlerde Charlie için gözlerim doldu. Charlie gerçekten yaşıyormuş gibi, başından geçenlere dertlendim. Ve kitap şahane bir bilimkurgu. Ortam tam da kitabın yazıldığı dönemin içinde kurgulanmış. Gece yarısı biten televizyon yayınları, tebeşir ve kara tahtalar, kumaş mendiller gibi küçük detaylar her şeyin sıradan, bildiğimiz dünyada yaşandığını gösteriyor. Lazerler, yüksek teknoloji ürünü bilgisayarlar, yapay zekâ falan yok; kitabın tüm odağı insan zekâsı ve duyguları. Şahane!

Charly adında 1968 yapımı bir film uyarlaması ve Charlie and Algernon adında bir de sahne müzikali varmış. Ayrıca birkaç televizyon filmi ve dizi uyarlaması da var ama ben en çok müzikali merak ettim. Galiba bulup izlemem mümkün değil. Neyse. Kitabın Türkçesi Koridor Yayıncılıktan çıkmış, çevirisi nasıldır hiç bilmiyorum. Okuduysanız Türkçe çeviriyle ilgili yorumunuzu bekliyorum, okumadıysanız mutlaka okuyun!