Balkar Şiiri Antolojisi - Малкъар Поэеияньı Антологиясьı (Malkar Poeyeiyanı Antologiyası)
Kanşaubiy Miziev
Çevirenler: Zühtü Bayar, Ataol Behramoğlu, Anıl Meriçelli, Kanşaubiy Miziev, Ahmet Necdet, Seyyir Nezir, Mehmet Özgül, Hasan Hüseyin Yalvaç
Broy Yayınevi
Mart 2011 (1. basım)
155 sayfa
155 sayfa
* Okuma Şenliği için bir şiir kitabı.
Yaz 2013 Okuma Şenliğimizde, içinde adımın geçtiği bir kitap bulmak için (bulduğum zaman hemen alıp genellikle okumadığım) Kafkasya ile ilgili kitaplarıma yönelmiştim. Bu sefer, bir şiir kitabı okumam gerekiyordu ve yine bu kitaplar yardımıma yetişti. İçinde 43 şairin kısa hayat hikayeleri ve şiirlerinden örnekler bulunan bu antolojiyi seçtim.
Kitaptan biraz bahsetmeden önce, bu yazıyı okuyacak birkaç kişinin aklından geçebileceğini düşündüğüm "Balkar ne yahu?" sorusunu cevaplayacağım. Balkarlar, Kuzey Kafkasya'da yaşayan, Karaçaylarla hem etnisite, hem dil olarak yakın olan, kökenlerinin Bulgarlar, İskitler, Sümerler ya da Hazarlara dayandığı şeklinde farklı görüşler olan bir halk. Yerleşik oldukları Kabardey-Balkar Özerk Cumhuriyeti, Elbrus Dağının hemen yanında; Karaçay-Çerkes Özerk Cumhuriyetine, Gürcistan'a, Osetya'ya komşu. Ana dilleri olan Balkarca, Karaçayca ile birkaç ses ve telaffuz farkı dışında neredeyse aynı; kimi kaynaklarda Karaçay-Balkarca olarak tek isim altında görülebiliyor. Bu dil de, Azerice ya da Tatarca gibi, dinlediğinizde çok tanıdık gelecek kadar Türkçeye yakın; Kiril alfabesi kullandıkları için, okumada biraz zorluk çıkarabiliyor.
Kuzey Kafkasya'da yerleşik diğer halklar gibi savaşlar ve sürgünlerle dolu bir geçmişi olan Balkarların edebiyatı, elbette bu olaylardan çok etkilenmiş. Kitabın girişindeki Balkar Şiiri adlı değerlendirme yazısı bundan da bahsediyor ve Balkar şiirini savaş dönemi, sürgün dönemi, yeni dönem gibi başlıklara ayırıyor. Antolojide yer alan şairlerin pek çoğu sürgüne gönderilmiş, yurtlarına geri dönmüş (ya da dönemeden hayatını kaybetmiş), kimileri Sovyet ordusunda Nazi Almanyasına karşı savaşmış, kimileri Kuzey Kafkasya'da Stalin'e karşı savaşmış ve bütün bunlar şiirlerde yer bulmuş. Kitapta aşk şiirleri, pastoral şiirler gibi sevimlilikler yerine bolca sürgün şiiri, vatan özlemi, savaş şiirleri var.
Balkar şairleri arasında Rusya'da tanınan, edebiyat gruplarına dahil olup ödüller alan birçok isim var. Çok kalabalık bir halk olmayan Balkarlar 1944 yılında, Stalin döneminde Sibirya ve Orta Asya'ya sürgüne gönderilmişler. Sürgünün yanı sıra dillerinin de yasaklanması ile beraber, Balkar edebiyatı bir duraklama dönemine girmiş, yine de şairlerin çoğu gizlice şiir yazmaya devam etmiş. Kanşaubiy Miziev, bu durumu anlattıktan sonra, Şeyh Şamil'in ilginç bir anekdotunu paylaşıyor yazısında:
Şiiri yasaklayan Şamil, bunun nedenini soran yakınlarına şu cevabı verir: "Bunu halkımı ve kendimi berbat şairlerden kurtarmak için yaptım. Şair ruhu olmayanlar korkar ve şiir yazmaktan vazgeçer. Gerçek şairler zaten yazma yasağına dayanamaz ve şiir yazmaya devam ederler, onları hiçbir yasak durduramaz."
Şiirden pek anlamıyorum ve en son ne zaman sadece canım istediği için oturup şiir okuduğumu hatırlamıyorum. Dolayısıyla, kitaptaki şiirleri değerlendirebilecek durumda değilim. Fakat, ne kadar Türkçeye yakın bir dilden çevrilmiş olursa olsun, çeviri şiir okumak iyi bir fikir değilmiş. Kitapta, şiire özgü o akıcı dili yakalamak mümkün değil; çeviriler Balkar dilinin kendine özgü tınısını ve nüanslarını yansıtmayı başaramıyor. (Şiirleri değil ama çeviriyi değerlendirebiliyorum, çünkü ailemde hâlâ ana dil Karaçayca ve ev içinde sürekli Karaçayca konuşuluyor; ben konuşamasam da dinleme ve okumada gayet iyiyim.)
Şiirler dışında, kitapta ilgimi çeken iki şey oldu. 1916 doğumlu şair Maksim Gettuev'in Kosmonartla (yani, Uzay Nartları) adlı bir kitabı varmış; bir de 1939 doğumlu Ali Bayzullaev için "Balkar edebiyatının ilk bilim kurgu kitabı" Julduz Muhajirle (Yıldız Muhacirleri)'nin yazarı diyor. Yine Bayzullaev'in Yıldız Sürüleri, Yanan Yıldızlar, Zamanların Çarkı adlı kitapları da listelenmiş. Bu kitapları bulup okuma olasılığım pek yüksek değil, yine de Balkarca yazılmış bilim kurgu kitapları olmasına, nedense çok şaşırdım. Sonra, "Neden şaşırdım ki?" diye tekrar şaşırdım. Sovyet edebiyatı birçok bilim kurgu yazarı çıkarmışken, Zamyatin 1921'de Biz'i yayımlamışken, Balkar edebiyatçılarının bilim kurguyla ilgilenmesi beklenmedik bir şey değil.
Şiir kitabı okuma görevimi tamamlayıp rahatladım, şenlik kitaplarıma huzur içinde devam edebilirim.
Benim için çok bilgilendirici bir yazı oldu bu Settie, eline sağlık. Adına böyle demem doğru olacak mı bilmiyorum ama kültürlerarası etkileşimler ve işte bu tip konular çok ilgimi çekiyor.
YanıtlaSilBir şiiri orijinal dilinde bile anlamak zorken çevirisi ister istemez olmuyor. Birkaç mükemmel istisna yok değil tabii ama genel olarak şiir çevrilmemeli diye düşünüyorum ben.
Son olarak da Şeyh Şamil'i takdir etmedim dersem yalan olur. Vay arkadaş...
Son söylediğinden başlıyorum cevap vermeye, "vay arkadaş..."a güldüm çünkü =) Şamil gerçekten ilginç bir adammış, hakkında bir şeyler okumayı seviyorum.
SilŞiir çevirisi konusunda aynı fikirleri paylaşıyoruz. Mümkünse orijinal dilinde okumak lazımmış.
Yazıyı beğenmene de ayrıca sevindim, teşekkürler =)
şamilin hayatı gerçekten enteresan,bugunkü yaşam felsefemize uymayan değişik anekdotlar anlatılır hakkında.doğru yanlış bilemem ama enteresan bir şahsiyettir vesselam! Tolstoyun Hacı Muradında da geçer ismi.Şiir tercümesine gelince ; kesinlikle şiirde tercümeyi kabul etmem!Şiir uyumdur,melodidir duygudur.Zaten sizinde belirttiğiniz gibi şiir orijinal dilinde okunur.Bir kaç tane iyi olduğunu zannettiğim tercüme hatırlıyorum.Ama her şiirin ruhu kendi özgün dilinde gizlidir.
YanıtlaSilankaralıkitapkurdu
Tolstoy'un Hacı Murat'ını yıllar önce okudum, çok hatırlamıyorum ama Şamil'den bahsettiğini hatırlıyorum. Bir ara tekrar okusam iyi olur sanırım =)
SilGüzel bilgiler için teşekkürler..
YanıtlaSil=)
SilMerhabalar, size mail yoluyla nasıl ulaşabilirim acaba
YanıtlaSil