2 Temmuz 2016


Buralar nasıl da dutluk olmuş! Bir aydan daha uzun süredir blogu tamamen ihmal etmemin hafif mahcubiyetiyle bir güncelleme yazayım dedim. (Mahcubiyet derken, epeyce hafif çünkü bana ne yahu, yazasım gelmedi!)

Tam olarak şu yukarıdaki kedi gibi hissediyorum kendimi. Mümkün olsa hiçbir iş yapmadan böylece oturup boşluğa bakacağım. Fakat bir miktar bayram temizliği, bir adet evlenmek üzere olan en yakın arkadaş (gelinlik modelleri ve davetiye çeşitleri hakkında ne kadar çok şey öğrendiğime inanamazsınız!), rutin sağlık kontrolleri, kuzenlerimle biraz vakit geçireyim derken oturup boşluğa bakacak fazla zamanım kalmıyor. O zamanları da, çeşitli diziler izlemek gibi (boşluğa bakmaktan çok da farklı olmayan) eylemlerle dolduruyorum.

Kayıp Rıhtım için bir yazı hazırlayacağım, 10 gündür giriş paragrafını yarım bıraktım, ilgili kitapları masamın köşesine yığdım, öylece bekliyor. Çünkü yaşasın yaz rehaveti!

Cessie'ye kitap önereceğim, günlerdir bir minik liste yapamadım, öylece bekletiyorum. Çünkü yaşasın yaz rehaveti!

Bir de, kitap okumaya ayırdığım zamanın çoğunu evin dışında geçirdiğimi fark ettim. Kitabı çantamda taşıyınca tramvay beklerken, dışarıda kahve içerken, herhangi bir randevu için beklerken bol bol okuyabiliyorum ama yanımda taşınamayacak büyüklükteki kitapları okumam çok uzun sürüyor. Neredeyse iki aydır Amerikan Tanrıları'nı okuyorum, bir türlü bitiremedim. Fakat çok az kaldı, yakında bitirip yorumumu da yazacağım umarım.


Bu arada yeni bir Eskişehir sahafı buldum. Germinal Sahaf, Adalar Sokak'ta minicik bir dükkan, sahibinin sohbeti de pek tatlı. Aslında sahaf yeni değilmiş, ben yeni bulmuşum. 3-4 yıldır açık olan bu güzel mekânı daha önce görmediğim için üzüldüm fakat hiç bulamamaktan iyidir. Yolunuz düşerse uğrayın, güzel distopyalar öneriyor. ^_^

Durum böyleyken böyle. (Hiçbir anlam ifade edemeyen şu "böyleyken böyle" lafına bayılıyorum.) Sıcak hava bende rehavet yaptı, okuduğum kitap da uzadıkça uzayınca buraları çok boşladım. Umarım hızlanarak devam edeceğim.

6 yorum:

  1. Yarılamış mıdır acaba diye düşünürken giriş paragrafının bile yarım kaldığını öğrenmenin tarifsiz duyguları içindeyim... desem de inanma :) Yaz aylarında ben de o kedi gibi yan gelip yatmak istiyorum. Hele Ramazan'da! Ayrıca bir arkadaşı evlendirme telaşı da benim ufkumda görünüyor. Summer has come! Yapacak bir şey yok... halaylardan kaçmaktan başka :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mesela son iki günü de evde perde ütülemekle geçirdim. Zannedersem bayramdan sonra ancak normal düzenime dönebileceğim sayın Mit. Halay iyi de, Ankara'nın bağları bana fazla geliyor bu yaz aylarında. :))

      Sil
  2. blog'u olan insan biraz sorumluluk sahibi olmalı canım!!!!böyle ihmal de olmaz ki ama. :))öte yandan hayatın "kurgusal" olmayan gerçek halleri de var tabii.perde ütülemek, tanıtım yazısı yazmak ve arkadaşların mutlu gününü paylaşmak vs..ya da benim gibi bir artık orta yaşlı birinin; edebiyat, hukuk veya felsefe dünyasının büyülü aleminde gezinirken eşi tarafından "boyu uzun olduğu için" perde asmak veya konserve açmak için çağırılması da aynı şekilde sarsıcı! acaba Asimov ,clarke ya da heinlein da bu muamelelere maruz kalıyor ya da günlük hayatın rutin işlerine iştirak ediyorlar mı idi, frank herbert karısına reçel yaparken yardım edermiydi?? neyse,mutlu bayramlar,sağlıklı günler ,iyi okumalar dilerim,
    ankaralıkitapkurdu
    P.S.Eskişehirli sahafların çılgın fiyatlarına dair şikayetlerimi iletmiştim size,umarım değişmişlerdir biraz.yine de hayırlı olsun yeni keşfiniz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi bayramlar :)

      Yapıyor olmaları çok güzel olurdu, salata hazırlayan Asimov, kavanoz kapağı açması için çağırılan Clarke, şahane. Yapıyorlardır gerçi, evleri hizmetçilerle dolu değildi ya bu adamların, elbet patlayan ampulleri değiştirmeleri gerekmiştir. :)

      Sil
  3. yaz sıcakları sanırım her canlıda aynı etkiyi yaratıyor. güneşin iyice canlanmasıyla bendenizin de bütün okuma planları alt üst oluverdi. kısacık kitapları bile çok uzun süre taşıdım yanımda. umarım bu zamanlar geçecek ve alışacağızdır sıcağa yada bi an önce soğuklar geri gelse (soğuk vakti sıcağı arayan birisi değildir bu karga!)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kış boyunca "yaz gelsin" diye yalvaran biri olarak son temenninize hiç katılamıyorum. Ama sıcağın getirdiği rehavet yavaş yavaş kaybolsa iyi olacak. :)

      Sil