11 Nisan 2016

Milyarlarca ve Milyarlarca


Milyarlarca ve Milyarlarca: Milenyumun Eşiğinde Yaşam ve Ölüm Üzerine Düşünceler - Billions and Billions: Thoughts on Life and Death at the Brink of the Millenium
Carl Sagan
Çeviren: Füsun Baytok
TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları
Ekim 2011 (4. basım)
282 sayfa

TÜBİTAK'ın "iyi ki yayımlamışlar" diye sevindiğim kitaplarından biri Milyarlarca ve Milyarlarca. Carl Sagan'dan bilimsel yöntem, muhafazakârlık, küresel ısınma, din ve bilim ittifakı hakkında yazılar, çocukluğu ile ilgili birkaç anı ve sonunda hastalığı.

Popüler bilim okumayı seviyorsanız ama henüz Carl Sagan okumadıysanız, bu kitabı okuma listenize almanızı şiddetle öneririm. Ciltli baskısı çok güzel, çeviri yeterince iyi, TÜBİTAK'tan beklemeyeceğim yazım hataları var ama kitabı okutmayacak kadar fazla değil. Bilimin Türkçeleştirilmesi yönünde bir çabayla, Alpha Centauri'yi Alfa Erboğa olarak kullanmayı tercih etmişler, böyle şirinlikler var kitapta. (Bir gün kurgu yazmaya teşebbüs edersem esas oğlanın adı Alfa Erboğa olabilir bence.)

İtiraf etmem lazım, kitabı okurken bazı bölümlerde çok sıkıldım. Özellikle küresel ısınma, CFC'ler, Montreal Protokolü gibi şeyleri anlattığı bölümler, otuz yıl öncesine ait tartışmalar olduğu için "hı hım, tamam bunları biliyoruz" diye homurdanarak okudum. Fakat Sagan'ın nüfus artışıyla ilgili öngörülerini ve "demografik geçiş" yorumunu okumak ilginçti:
"Dünyanın içinde bulunduğu nüfus bunalımının temel nedenlerinden biri yoksulluktur.
Demografik geçişin çok ilginç istisnaları vardır. Kişi başına düşen gelirin yüksek olduğu bazı ülkelerde doğum oranları da yüksek olabilmektedir. Ama bu ülkelerde doğum kontrol araçları pek bulunmamaktadır ve/veya kadınların siyasette etkili bir gücü yoktur. Aradaki bağlantıyı görmek güç değil."
Kitabı bölüm bölüm anlatmak çok anlamlı olmaz sanırım. Sagan, kitabı yazdığı dönemin özetini çıkarmış, ki bu özeti 2010'lu yıllarda okuyup insanlığın ne kadar az ilerlediğini görmek gerçekten moral bozuyor. Yazarın örneklerinin çoğu ABD'den, yaşadığı ve bilim ürettiği yer orası olduğuna göre, normal karşılamak lazım. Dönemin diğer süper gücü Sovyetler olunca, oraya da değinmiş hatta iki ülkenin bilimsel, politik, çevreci işbirliklerine girmesi gerektiğini anlatmış bol bol. Bu ülkelerin silahlanma yarışı ile ilgili yazdıkları ise tüm ülkelerce değerlendirilmeli. Acaba böyle kitapları okuyan, bunun üzerine düşünen, bilim insanlarının fikirlerini değerlendiren politikacılarımız var mı? Bana yok gibi geliyor, çünkü aşağıda alıntılayacağım paragrafın tam tersini yaşıyoruz, çok üzülüyorum.
"Ülkelerimiz yapılması gereken değişiklikleri bulmak için birbirine yardım etmelidir. Ufkumuz, bir sonraki başkanlık dönemini ya da yeni beş yıllık planı aşan bir geleceği kucaklamalıdır. Askeri harcamaları azaltmak; yaşam standartlarını yükseltmek; eğitime saygı duyulmasını sağlamak; bilimi, akademik çalışmayı, buluşları ve sanayiyi desteklemek; soru sorma özgürlüğünü geliştirmek; ülke içindeki sürtüşmeleri azaltmak; işçilerin yönetsel kararlara daha çok katılmasını sağlamak ve ortak insanlık durumumuz ile, karşı karşıya olduğumuz ortak tehlikenin tanınmasından kaynaklanan gerçek bir saygı ve anlayış geliştirmek zorundayız."
Carl Sagan'ın değerlendirmeleri bence tarafsız. Özellikle kürtaj tartışmasına değindiği yazıda, konunun etik açmazlarını, her iki uçtaki fikirleri bir arada değerlendirerek çok güzel açıklamış. Carl Sagan'ı zaten çok severim, bu kitabını da (birkaç bölüm dışında) keyifle okudum. Aynı anda birkaç kitapla daha uğraştığım için iki ay boyunca elimde süründü fakat kısa bölümleri sayesinde başını sonunu unutmadan okuyabildim. Kitabın sonunda, hastalık sürecini ve eşinin sonsözünü okurken çok üzüldüm; yıllar önce yaşananlar daha bugün olmuş, sevdiğim biri bunlarla uğraşıyormuş gibi mutsuz hissettim kendimi. Sonuç olarak: Carl Sagan okunması, izlenmesi gereken bir adam. Ben <3 Carl Sagan.

4 yorum:

  1. toprağı bol olsun carl amca,hem nasa projelerinde çalışmış bir teknisyen, hem
    MESAJ" gibi tek romanı bir BK şahaseri olmuş bir BK yazarı,hem SETİ projesini kuracak kadar "3.tür" kavramı ile haşır neşir,ama ayağı yere basan fikirleri olan bir bilim insanı idi.
    seneler önce onun "karanlık bir dünyada bilinmin mum ışığı" kitabını keyifle okumuş,sağ duyusuna hayran olmuş COSMOS belgeseli ile de, gençlik yıllarımda "daniken" den sonra beni tokatlayan ikinci "çılgın" olmuştu!
    ancak milletin bilim adamları neler düşünür ve gerçekleştirirken bizim çakma bilim insanlarımızı "okuyan insan görünce hafakanların basması" gerçekten bu tip kitapları inadına defalarca okummamız gerektiğini bize hatırlatıyor.
    okuma planımda bu eser yok idi ama sunumunuzdan sonra okuma iştahım kabardı!
    bir de üzerine MESAJ filmine seyredersem sanırım çok güzel olacak!
    iyi okumalar
    ankaralıkitapkurdu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı'nı ben hâlâ okumadım, hatta alıp kitaplığa koymayı da ihmal etmişim. Bir ara alayım ben de :)
      Bizim bilim insanlarımızın gerçekten bilimle uğraşanları televizyona tuhaf demeçler vermeye kalkışmıyorlardır diye düşünüyorum. Ne yazık ki çakma olanları hep göz önünde.

      Keyifli okumalar efendim, ardından da iyi seyirler :)

      Sil
  2. Bradbury den bir yeni çıkmış..."Güneşin Altın Elmaları"..her halde görmüşsünzdür!
    ankaralıkitapkudu

    YanıtlaSil
  3. En güzel kitaplardan birisidir bu kitsp.

    YanıtlaSil