30 Nisan 2016

Eskişehir Kitap Fuarı ve alışveriş

Merhaba :)

Bu sıralar kitap okuyamıyorum. Gerçekten, beni huzursuz eden bir biçimde, okuyamıyorum. Dikkatim dağılıyor, uykum geliyor. Bu hâlime bir çare olsun diye Asimov'a sığındım, yine de okuyamıyorum. Sonsuzluğun Sonu'na başladım. Evde iki baskısı (Altın Kitaplar ve Cep Kitapları) vardı, Rasim de Eskişehir'e gelince bana kendi basımlarını (yani MonoKL) hediye etti. En yeni çeviriyi okuyayım diye hemen başladım ama ilerleyemiyorum, hava çok güzel! Sabahın köründe yürüyüşe çıkacak kadar güzel. Bu kitabı bitireceğim de, daha eski baskılarla çeviri karşılaştırması yapıp Kayıp Rıhtım'a dosya hazırlayacağım. Kim bilir ne zamana yaparım... Şimdilik kitabın kapaklarını paylaşayım hiç olmazsa.



Hani ben bu yıl kitap alışverişi konusunda kontrollü olacaktım ya (AHHAHAAHAH evet,) geçenlerde bir durum raporu sundum hatta. Hah, o iş yalan oldu. Of, hem de nasıl yalan oldu. Bakın anlatayım, nasıl oldu. Öncelikle, Delidolu Kitap Diskdünya'ları sıra sıra yayımlamaya başladı. Ben de rahatlıkla bulunabiliyorken alıp bir kenara koymak istiyordum, çevrimiçi kitapçıların bahar indirimleri bitmeden alayım dedim. (Bakın buraya kadar çok mantıklı ilerlemişim aslında.) Rasim'in önerisiyle Eganba'dan almaya karar verdim, hazır başlamışken yanına birkaç kitap daha ekledim; sonuçta, bir anda on tane kitap almış oldum. Bir kitap da hediye göndermişler, on bir kitabı kucaklayıp evde zıplamaya başladım.



Delidolu'dan şimdiye kadar çıkan altı Diskdünya romanı - Terry Pratchett,
Kırılgan Şeyler - Neil Gaiman,
Güneşin Altın Elmaları - Ray Bradbury,
Kral Fare - China Miéville,
Locos - Felipe Alfau,
Düşten Taç - Rainer Maria Rilke (Eganba'nın hediyesi)

Bu toplu alışverişin bir nedeni de, Eskişehir Kitap Fuarı'ndan önce gözümü doyurmaktı. Böylece "Ay daha iki gün önce eve bir kutu kitap geldi, sen ne yapıyorsun!" diye kendimi durdurabilecektim. İşe yaradı mı? Hayır. Kendimi durdurabildim mi? Hayır. Neyse ki, kitaplarını talan etmek isteyeceğim çok fazla yayınevi yoktu.

Birkaç gün önce Alican (yani İthaki'nin çok şahane editörü) Eskişehir'e geleceğini söyledi, böylece fuardan haberim oldu. Geçen yıl da kitap fuarı yapılmış meğer, hiç haberim yok, öyle fenaymış durum. Alican fuarı haber verince, katılacak yayınevlerinin listesini buldum, baktım, birkaç yayınevi dışında beni heveslendiren isim bulamadım. Yine de, görev bilinciyle donanmış bir blogger olarak, fuarın ikinci günü (yani bugün) oradaydım. Bol bol fotoğraf çekecek, standları gezecek ve gözlemlerimi burada size yazacaktım. Bütün bunları yapmak yerine İthaki standında oturup Alican'la bol bol sohbet ettim, Yankı Enki ve Ünal Koçak'la tanıştım. (Yankı Enki'yle tanışmak, en sevdiğim şarkıcıyı aniden karşımda görmek gibi bir etki yaptı, hafifçe şapşallaştım. Of.) İthaki dışında sadece İletişim ve *Sel standlarını ziyaret edip birkaç kitap aldım. (Aldığım kitaplara sonra geleceğim...) Ha bir de, Ot Dergi ve Lama Dergisi standlarında vakit geçirdim. Ot'un çok tatlı bardak altlığı takımlarından birini aldım, Lama çalışanları dergilerden hediye ettiler. Marmara Çizgi'ye azıcık uğradım, daha önce bahsettiğim Şehir ve Ben de oradaydı.




Fuar yeri, bir alışveriş merkezinin yanındaki boş alan. Kocaman bir çadır kurup bütün yayınevlerini içeri tıkmışlar ki sera etkisini sonuna kadar yaşayalım, sıcaktan ne yapacağımızı şaşıralım. Çünkü, Eskişehir'in uygun bir fuar alanı, salonu, binası yok. Kocaman bir opera binamız, küçük mahallelerde bile tiyatro sahnelerimiz var ama fuar yapacak yerimiz yok. Çadır fuarı yapıyoruz. Havalandırma yok, tuvalet yok, ortalıkta termosla ve kağıt bardaklarla gezen çaycı var çünkü bir minik kafeterya falan yok, çay kahve alacak yer de yok. Hepsi yandaki AVM'de. Fuar alanını hiç sevmedim. Yine de orada olduğum birkaç saatten çok keyif aldım. Bir de düzgün bir yerde, daha fazla yayınevinin katılımıyla olsa tadından yenmeyecek.


 

Kitap alışverişine İletişim Yayınları ile başladım ve kararlı duruşumu sergileyip iki tane kitap aldım. Biri Adorno'nun Kültür Endüstrisi kitabı, biri de Borges, Alçaklığın Evrensel Tarihi. Gayet mantıklı, okunası, gerekli iki kitap. Harika.


*Sel standına gelince azıcık kontrolsüzleştim. Altı kitap aldım: Tiffany'de Kahvaltı (Truman Capote), Kitaplar ve Sigaralar (George Orwell), Biçem Alıştırmaları (Raymond Queneau), Panoptikon (Jenni Fagan), Harikalar Odası (Georges Perec) ve Gökdelen (J.G. Ballard) Ama bak, ne güzel kitaplar almışım. Zaten yarısı (fotoğrafın sol tarafındakiler) uzun zamandır gözüme kestirdiğim kitaplardı, diğerlerini de almadan geçemedim. Bu arada, iki Ballard kitabı arasında kararsız kalıp "o zaman Dost Körpe'nin çevirdiğini alayım," deyince Ayla Hanım'la sohbete başladık. Çevirmene göre kitap seçen pek okur yokmuş. Kitap snobluğum gittikçe artıyor, çok korkuyorum. Fakat iyi çevirmenleri bulunca bırakamıyor insan.




Ahahah ay şimdi fark ettim, İthaki katalogunu da oraya koymuşum. Eve döndüğümde yorgunluktan tükenmiştim, kafam da durmuş galiba. Bilimkurgu Klasikleri'nden bahsederken Doktor Moreau'nun Adası'ndan (H.G. Wells) bir örnek verdi Alican, sonra da bende eski basımı var diye, kitabı hediye etti. Gölge Şehir (Ransom Riggs) zaten aklımdaydı, internetten almak yerine fuarda almaya karar vermiştim. Bir şey söylemek istiyorum, kitabın baskısı, cildi o kadar güzel ki, galiba kitaba aşık oldum. Serinin ilk kitabını İthaki basmadan önce Sayfa6'dan okumuştum, sırf şu güzel cilt yüzünden İthaki baskısını da alıp kitaplığa koyacağım. Ayyaş Buda (Göktuğ Canbaba) yine dikkatimi çeken kitaplardan biriydi; Pusova'yı (Galip Dursun) ise bizzat Yankı Enki önerdi, hemen aldım. Sonra da seçtiğim bu kitapları bana hediye ettiler, büyük bir mahcubiyetle (ve daha da büyük bir mutlulukla) fuardan ayrıldım.

Sonuç olarak: Fuarın yeri berbat ama aklıma gelen daha uygun bir alternatif de yok. Hafta sonu olmasının da etkisi olsa gerek, çok kalabalıktı. Metis, MonoKL, 6 45 gibi yayınevleri de olsaydı ben çok daha fazla mutlu olacaktım. (Ve çok daha fazla para harcayacaktım.) İletişim, İthaki ve *Sel iyi ki gelmişler, çok güzel insanlarla tanışıp çok güzel kitaplar aldım. Eskişehir'de yaşıyorsanız, fuar 8 Mayıs'a kadar açık, gitmek, gezmek lazım.

9 yorum:

  1. Büyükerşen hoca sanırım her şeyi yaptı ama bir fuar alanını düşünemedi! eminim yakında o'nu da yapıverir.
    kitap fuarları eskiden fiyat açısından son derece cazip idi,ama netten kitap almaya dadanınca fuar kültürümü kaybettim.ne yapayım o kadar hesaplı oluyor ki!ben de eganba-idefix-d&r sac ayağında kimden daha ucuz bulursam oradan alıyorum.sinsi bir müşteri kızıştırma hesapçılığı içerisindeyim.Ama hiç utanmıyorum bundan! her halde, kitap fuarları bizim gibi insanlara inanılmaz bir keyif veriyor, fuar ortamı bende adeta ayinsel bir his, bir orji yaratıyor..bir ömür ankaradan sonra yaşamakta olduğum izmirde de fuar vardı geçen hafta,ankara ve İstanbul fuarları ile mukayese edilemez elbette ama yine de bir renk getirdi buraya.gerçi izmir insanı (düşünülenin aksine) ankara ve İstanbullular kadar okumaya düşkün değiller.kendileri bunu kabul etmiyorlar ama, (izmirliler; izmir ve izmirli aleyhine hiç bir iddaiyı kabul etmezler) hafta içi kitapçılar bomboş.belki de herkes netten alıyordur.bu da kitapçılar için oldukça sevimsiz bir durum elbette..
    bu arada "kitap almama" sözü verdiğinizde size "bir kitap kurdunun bu sözünü ihlal etmesinin" suç sayılmayacağını söylemiştim! sanırım tam hız devam.
    mutlu hafta sonları iyi okumalar
    ankaralıkitapkurdu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım hoca bu dileklerimizi duyar da, hemencecik yapar. :)
      Fiyatlar konusunda çok haklısınız, ben de dört ayrı siteden fiyat karşılaştırması yapıp en ucuzundan aldım bu sefer. Ama kitap fuarlarının tadı bambaşka, bir de doğrudan yayınevinden gelen çalışanlarla sohbet etme imkanı olunca eve dönesim gelmiyor. :)

      İzmir'de hiç bulunmadım, o yüzden yorum yapamıyorum ama madem siz orada yaşıyorsunuz Yerdeniz Kitapçısı'nı önereyim, çok sevdiğim bir abimle eşinin yeri.

      Kitap almama ihlalimin suç sayılmaması içimi rahatlatıyor. Size de mutlu haftalar efendim. :)

      Sil
  2. HAAAAHAHAHAHAHAHA!!! Öhöm... Sana da merhaba :)

    Güle güle oku, keyif alarak inşallah. Okumayadığın zamanlarda da hiiiiç dert etme. Çık gez havalar şahaneyken. Okuma hücrelerin mutlaka yeniden şarj olacaktır. Bazen ara vermek iyi olabiliyor, çok daha iştahlı dönüyor insan :)

    Bir de... HAHAHAHAHAHA!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama çok ayıp, arkadaşla dalga geçilmez. (Biliyorum, çok da güzel dalga geçilir. Hak ettim ben bunları.) Ay ne yapayım, çok güzel kitaplar var hep piyasada! ^_^

      Okuma hücreleri ve şarj olmaları fikri çok güzelmiş, ben bunu bir düşüneyim. Aslında kitapları da alıp bir ağaca yaslanma, oracıkta okuma mevsimi geldi. Onu yapmak lazım. :)

      Sil
  3. Flaş flaş flaş, tam dört ay dayandı! :) Heheheee, daha fazla üstelemeyeceğim.

    Bu aralar ben de okuyamıyorum Settie. Sürekli dizi ya da film izliyorum normalde kitap okuyacağım vakitlerde. Gravity Falls diye bi' animasyon buldum, epey matrak. Tavsiye ederim. Yorum, amacından epey şaşmaya başladı yalnız.

    Geçen hafta 39 tane kitap almışım anlayana kadar. Okunmayı bekleyen iki koli kitabım oldu. Okuyamıyorum.

    Okuyamıyorum... (burası Gandalf'ın Moria madenleri sahnesindeki ses tonuyla okunacak)

    Dipnot: Şangır şungur pata küte... DAN! (adeta kendi çapımda eğlendim yahu, affınıza sığınıyorum sayın admin.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de kitap okuyacağım vakitlerde bilmemkaçıncı kez Friends izliyorum bu aralar. Ne olacak bu halimiz? En güzeli İhsan'ı dinlemek sanırım, beynimiz okumayı reddederken kendimizi şarja bırakalım, sonra nasıl olsa kaldığımız yerden devam ederiz.

      Rejimi bozdum, bir yığın kitap aldım ama, yılın geri kalanında kendimi tutma çabalarım devam edecek. Zaten bu alışverişin rehaveti beni epeyce idare eder. :))

      Dipnotu tam olarak anlayabildiğimi söyleyemeyeceğim fakat eğlenmenize sevindim efendim ahhahah!

      Sil
    2. Dipnotu ve üstündeki paragrafı anlamak için aşağıdaki linkin (YouTube'da bulamadım) 17:30 - 19:15 dakikaları arasını izleyebilirsin.

      http://unutulmazfilmler.co/the-lord-of-the-rings-the-fellowship-of-the-ring-k2-sokru.html#izle

      Hofff, yazarken çok eğlenmiştim ama açıklayınca hiç olmadı. Abartmışım demek ki. :)

      Sil
    3. Ahhahah aslında Gandalf'ın sesini sahneye yerleştirebilmiştim ama efektleri ekleyememişim demek :)

      Sil
  4. :) güzeldi. güzel havalar rahat bırakmaz insanı.
    neil gaiman ın bu kitabını yeni duydum. amerikan tanrıları,koralin çok beğendiğim kitaplar, birkaç son kitabını okumadım. en azından şimdilik:)

    YanıtlaSil