5 Eylül 2015

Hokus Pokus



Hokus Pokus - Hocus Pocus
Kurt Vonnegut
Çeviren: Ali Öktem
Dost Kitabevi Yayınları
Haziran 2001 (1. basım)
268 sayfa

Yine, gereğinden fazla uzun zamanda okuduğum ve bir türlü oturup hakkında iki satır yazamadığım bir kitapla karşınızdayım sevgili seyirciler. (İçimdeki TRT spikeri de karşınızda galiba...)

Hokus Pokus'u okudum bitirdim, arkasından koca bir romanı okudum (ama hakkında bir şeyler yazmayı -kitap piyasaya çıkana kadar- erteliyorum) sonra da yine bir Agatha Christie romanına başladım. Bir oturuşta bitecek bir Miss Marple macerası olmasına rağmen o kitabı da okuyamıyorum. Yaz bitiyor diye yas tutuyor olabilirim, emin değilim. Fakat bu arada, hiç olmazsa, parmağımdaki dev sargıdan kurtuldum; sürekli sağa sola çarptığım için minik yara bantları ile sarıyorum ve tamamen düzelmesini bekliyorum. Ne zaman mutfakta elime bıçak almaya kalksam biri (genellikle benden 11 yaş küçük olan yeğenim) yetişip "sen dur, biz yapalım" diyor. Şımartılıyorum ya da 5 yaşındaymışım gibi muamele görüyorum, çok eğlenceli!

Son iki gündür de, Hokus Pokus'u karşıma alıyorum, boş boş bakışıyoruz. "Ne yazayım senin hakkında?" diyorum, cevap vermiyor. Bir Vietnam gazisinin, akademisyenin, hapishane öğretmeninin ve mahkumun hikayesini anlatıyor roman. Hepsi aynı kişi. 1940 yılında doğan Eugene Debs Hartke, sosyalist lider Eugene Debs'in anısına bu ismi almış ve daha ilk sayfada, Debs'in sözlerini alıntılıyor:
"Bir alt-sınıf olduğu sürece ben de onlardan biriyim. Bir suç unsuru var olduğu sürece ben de içindeyim. Hapse atılmış bir tek kişi bile varsa özgür değilim."
Hartke, anılarını yazmaya 2001 yılında başlamış; eline geçen her kağıda -ne kadar küçük bir parça olursa olsun- yazıyor, yazdıklarını sıralayıp devam ediyor. West Point Askeri Akademisine girişi, Vietnam savaşı, eşi, eşinin akıl hastası annesi, Tarkington Üniversitesi... bu sonuncusu, zengin ailelerin aptal çocukları üniversite diploması alabilsin diye kurulmuş bir okul. Bazı vakıf üniversitelerimizi hatırlattığını söylemeden geçemeyeceğim. Hartke, nüfuzlu ailelerin çocukları hakkında çok karamsar:
"Böylece Yönetim Kurulu, Egemen Sınıfla derdimin ne olduğunu öğrenmek istedi.
O zaman söylemedim, ama şu anda büyük bir mutlulukla söyleyebilirim ki, Egemen Sınıfın sorunu, o sınıfta olanların çoğunun Kimberley gibi kuşbeyinli olmasıdır."
Savaş, atom bombası, üniversite, hapishane, delilik, askerlik, din, aile, ahlak... hakkında söyleyecek çok şeyi olan Vonnegut, laf kalabalığının arasına saklayıp anlatıyor her şeyi. (Bu klişeyi söylemezsem olmaz...) Güldürürken düşündürüyor. (Söyledim, rahatladım.) Alıntı yapmak üzere birkaç tane post-it yapıştırmışım kitaba; alıntıları peş peşe sıralasam, bu yazı da böyle olsa olur, değil mi?
"Her hayvan türü, kendi türünden hayvanların çok güzel olduğunu düşünür. Bu yüzden evlenen insanlar da çok güzel olduklarını ve bebeklerinin de çok güzel olacağını düşünürler, ama aslında gergedanlar kadar çirkinler. Çok güzel olduğumuzu düşünmemiz aslında öyle olduğumuz anlamına gelmez. Belki de korkunç çirkin hayvanlarız ve bunu kendimize itiraf edemiyoruz, çünkü bu bizi felaket hayal kırıklığına uğratır."
---
"Eğer insanların doğasında tanımadığı ve tanımak da istemediği başkalarına ve onların çektikleri acılara karşı kayıtsız kalmak olmasaydı, Vietnam Savaşı bu kadar uzun sürmezdi. Bazı insanlar, bu en doğal eğilimle başa çıkmaya çalışmış ve mutsuz yabancılar için duydukları üzüntüyü dile getirmişlerdi. Ama Tarih'in gösterdiği, Tarih'in haykırdığı gibi: 'Sayıları hiçbir zaman çok olmadı!'"
---
"Yaşlı Bilgeler buradakilerin kendileriyle ilgili her şeye, ne kadar saçma olursa olsun, gururlarını okşadığı sürece inanabileceklerini gördüler. Bunun doğruluğundan emin olmak için bir deney yaptılar. Kafalarına bütün evrenin kendilerine benzeyen büyük bir erkek hayvan tarafından yaratıldığı fikrini soktular. O, bir tahtta oturuyordu ve çevresinde de daha  az gösterişli bir sürü taht daha vardı. İnsanlar öldüklerinde gidip o tahtlarda oturuyorlardı, çünkü onlar yaratıcının yakın akrabalarıydılar."
---
"Bir hiç kimse olan Sosyalist büyükbabam Ben Wills'in aksine, önerecek hiçbir reform planım yok. Bence yalnızca Kapitalizm değil, her yönetim şekli, paramıza sahip olan insanlar sarhoşken ya da değilken, deliyken ya da akıllıyken ne yapmaya karar verirlerse odur."

2 yorum:

  1. Çok seviyorum Vonnegut okumayı, bu kitabı da çok sevmiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de Vonnegut okuyanları çok seviyorum :)

      Sil