25 Mayıs 2015

Tarihin Bilinçdışı


Tarihin Bilinçdışı, Popüler Kültür Üzerine Denemeler
Bülent Somay
Metis Yayınları
Ekim 2004 (1. basım)
152 sayfa

Kitap okumaya doğru düzgün zaman ayıramadığım ve dolayısıyla blogla ilgilenemediğim uzun aradan sonra tekrar merhaba. Bu sefer, popüler kültür çalışmaları dersim için kütüphaneden aldığım, dersle ilgili aradığım kaynak olmadığını fark edince "ben de keyif için okurum" deyip neredeyse bir ayda bitirebildiğim bir kitapla karşınızdayım. Kitabı bu kadar uzun zamanda bitirmemin sebebi tamamen dış etkenler. 2015 yılı, benim için tüm hızıyla yokuş aşağı yuvarlanmaya devam ediyor.

Bülent Somay Hoca'nın kitabı, giriş dahil yedi bölümden oluşuyor. Tarih bilimini, psikanalizi ve popüler edebiyatı; özellikle çok sevdiğim türler olan bilim kurgu ve polisiyeyi de ayrı ayrı inceleyerek anlatıyor Somay. Popüler kültürün elit (yüksek) kültürden ve geleneksel halk kültüründen farklı olduğunu, bu yüzden "şehirli kültürü" olarak da adlandırılabileceğini söylüyor. Bir yandan da caz müzik gibi ürünlerin sınıf değiştirerek yüksek kültüre dahil olabildiğini anlatıyor. Popüler edebiyat için ise, de Tocqueville'in bir metnini alıntılamış, ben de aynen aktarmak istiyorum:
"[Demokrasilerde] insanların edebiyata ayıracakları zaman çok az olduğu için, bunun tamamını çok iyi kullanmak isterler. Kolay elde edilen, hızlı okunan ve anlaşılması için bilgi ve araştırma gerektirmeyen kitapları tercih ederler. Kendini hemen belli eden ve kolayca keyif veren güzellikler isterler; hepsinden de önemlisi, beklenmeyeni ve yeni olanı arzularlar...
Bir bütün olarak alındığında, demokratik çağların edebiyatı, aristokrasi çağında olduğu gibi bir düzen, intizam, bilim ve sanat sunamaz asla; tam tersine formu çoğu kez küçümsenecek, bazen aşağılanacaktır. Üslubu sık sık fantastik, uygunsuz, aşırı yüklü ve gevşek olacaktır - hemen hemen her zaman da ateşli ve gözüpek."
Malum, klasik edebiyatçılar bilim kurgu, fantastik, polisiye gibi türleri popüler kültür ürünü sayarlar ve edebiyat eseri olmadığını söylerler. Benim gibi delilerce bilim kurgu okuyanlar ise "Yahu sen, nasıl... Stanislaw Lem var, Bradbury var bir kere, ne diyorsun?" diye sinirleniriz. Bence popüler edebiyat, marketlerin kasa kenarında satılan kitaplar, standart Türk dizisi kıvamındaki aşk romanları ve benzerleri... Elbette Somay, popüler edebiyat konusuna benden çoook daha hakim ve onun tanımı ile ele aldığımızda, hepimiz popüler edebiyatın sadık okurlarıyız. Üstelik, dediği gibi: "Popüler kültür, popüler edebiyat, her zaman çağın ruhunu taşımaya yüksek sanat/edebiyat eserlerinden daha fazla adaydır."

Kitaptan edinip çok sevdiğim bir bilgi de, Frankenstein ile ilgili. Gulliver'in Gezileri'nin ya da Merlin öykülerinin "bilişsel bir doğrulama" ile takviye edilmediklerini ama Doktor Frankenstein'ın kurgusundaki deneylerin, o dönemde yapılan bazı deneylerden yola çıkan bir spekülasyon olduğunu ve Shelley'in bilim kurgunun gerçek annesi olduğunu söylüyor Somay:
"... Ama Mary Shelley, canavarını tümüyle Gotik bir anlatısal bağlamda yaratırken, Volta'nın ve Galvani'nin 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başındaki deneylerini alır arkasında. Böylece de, bilimkurgunun gerçek atası/anası olarak anılmayı hak eder."
Ayrıca, Frankenstein bir iddia sonucunda yazılmış! Mary Shelley, kocası (şair) Percy B. Shelley, Lord Byron ve Doktor John Polidori, birer Gotik roman yazmaya karar vermişler. İki şair bu iddiayı unutsalar da, bu iddialaşmanın sonunda Frankenstein ve Polidori'nin yazdığı The Vampyre ortaya çıkmış. Böylece, bir ufak iddia sonunda hem ilk bilim kurgu romanı, hem de ilk vampir romanı ortaya çıkmış. (Biz de ancak 'bir oturuşta kaç lahmacun yersin' diye iddiaya girelim...)

Kitapta bahsi geçen o kadar çok şeyi anlatmak istiyorum ki, neredeyse bütün kitabı bölüm bölüm özetleyeceğim. Polisiye ile ilgili bölümdeki Poirot-Holmes karşılaştırması, kapalı oda cinayetlerinin tarihi; Gotik edebiyatın ortaya çıkış hikayesi, fantastik edebiyatın psikanalizle kesişimi... En güzeli, bu kitabı edinip okumanızı önereyim. Elimdeki kopyayı kütüphaneye iade ettikten sonra bir tane de kendime satın alayım.

7 yorum:

  1. Ya benim en büyük eksiklerimden birisi bu tip referans kitapları neredeyse hiç okumuyor olmam. Acayip ilgimi çekti mesela bu kitap da. Vay arkadaş...

    Bu arada zorlasam bile en fazla dört tane yiyebilirim. Gerçi beşi de görürüm ben her türlü ama ı ıh, gözüm yemedi şu anda. :)

    YanıtlaSil
  2. Ay ahahah, yazıda lahmacundan bahsettiğimi unutmuşum, ne yiyor ki diye dönüp okumam gerekti. (Ben üçü yerim, dörtte masadakilerden utanmaya başlarım, beşi yiyemem eheh)

    Böyle referans kitapların bazıları çok sıkıcı oluyor, okunmuyor ama Somay'ın kitabı ve mesela Atwood'un Başka Dünyalar'ı gayet keyifliydi. Bir tane daha var sıra bekleyen, bakalım o nasıl olacak. :)

    YanıtlaSil
  3. demokrasilerde insanların daha kolay okunan eserlere yönelmesi (tez doğru veya değil) alternatif edebiyat türlerini ortaya çıkarmış ise, pek de güzel olmuştur.zaten avareliğin de düşünürlüğü,felsefeyi ve sanatı ortaya çıkardığını daima iddia etmişimdir.:)) bu nedenle bir süredir avare yaşamaktayım.Pop sanatı sanat kabul etmeyenlerin Varhol'u, liechtenstein veya vargas'ı nereye koyacaklarını da pek merak ederim doğrusu!BK klasiklerini edebiyat ürünü kabul etmeyeceksek,Gargantua, truva savaşları,ilahi komedyayı ne sayacağız? Zaten ortodoks edebiyatçılar tarih boyunca kendi yaptıkları dışındakileri yok saymışlardır.Hani; "aruz" vezniyle bir tek şiir yazan Orhan veli'ye "hah bak ne güzel şiirler de yazabiliyormuşsun" diyen Yahya Kemal'e Orhan velinin verdiği cevapta "ya ciddiye almayınız bunu şaka olsun diye yazdım,böyle şiir mi olur" demesi gibi,edebiyatın şekil ve tanımı her zaman değişecektir.değişmelidir.Ama yine de "yaşaşın pop art" diyoruz.
    Bu arada, BK,Fantastik,polisiye, edebiyat değilse,"fırıncının kızı","lükresin günahları" aşka koşan kadın" gibi yeni yetmelik" klasiklerini" edebiyat" saymayacakmıyız??
    ankaralıkitapkurdu

    P.S.:Bir oturuşta bilmem kaç lahmacun yiyebileceğini düşünenler zaten senelerdir ortalıkta ve gündemi belirliyor üstelikte kitapların yanından geçmiyorlar,uyandırmayalım!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Popüler kültürle pop-art'ı ayırmak gerektiğini düşünüyorum öncelikle. Pop-art belli bir döneme ait sanat akımıydı ama popüler kültür/edebiyat toplumla birlikte sürekli değişen bir şey. Kitabı kütüphaneye iade ettiğim için kontrol edemiyorum fakat yanlış hatırlamıyorsam, bir dönemin popüler edebiyat ürünlerinin zamanla daha sağlam yerler edinebileceklerini de anlatıyordu Somay. Neyi edebiyat (ya da belki yüksek edebiyat demek lazım) sayacağımızı söylemek benim için çok zor, bırakalım zaman göstersin. =))

      Sil
    2. her iki kavramı "kolay anlaşılabilir,kolay üretilir ve tüketilir" olma açısından eşleştirmiştim.dönemsel sanat akımı açısından düşünmedim.çizgi roman kültürü de pop art'tan desteğini alan ve popüler kültürün parçası bir edebiyat türüdür ama kendine özgü klasikleri ve ifade biçimi vardır.

      Sil
  4. yalnız olacak şimdi bi böyle limonlu limonlu :))
    bu arada çok güzel anlatmışsın, hakikaten merak ettim ve alacağım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman hem afiyet olsun, hem keyifli okumalar =)

      Sil