30 Eylül 2014

Hacıyatmaz


Hacıyatmaz - Slapstick or Lonesome No More
Kurt Vonnegut
Çeviren: Ekin Uşşaklı
April Yayıncılık
Ağustos 2012 (1. basım)
232 sayfa

Kurt Vonnegut, Hacıyatmaz'ı Laurel ve Hardy'ye ithaf etmiş. Kitabın orijinal ismi olan Slapstick, hem basit bir ritm aleti, hem de Laurel ile Hardy'nin de dahil olduğu, fiziksel mizaha dayalı bir tarzmış. Acaba hacıyatmazın İngilizcesi slapstick mi diye düşündüm, baktım değilmiş. Bir de tersten gideyim dedim, slapstick türü mizaha Türkçede hacıyatmaz deniyor olabilir mi diye araştırdım, öyle bir şey de bulamadım. Sinemacı arkadaşlara bir sormak lazım. Kitabın Türkçe başlığını anlamlandıramadım, öyle boş boş baktım. Fakat, başlık bir yana, çeviri çok başarılı. Hem tüm cümleler hatasız, hem de Vonnegut'un tarzına yakışan bir üslup roman boyunca korunmuş. Bir ya da iki tane ufak dizgi hatasından başka hiçbir eksik/yanlış göremedim. Ekin Uşşaklı'nın eline sağlık.

"Bir otobiyografi yazmaya en fazla yaklaştığım durum budur." cümlesiyle başlıyor Hacıyatmaz. Kitabı Laurel ile Hardy'nin eski filmlerine benzeten Vonnegut, kendi hayatında da -bu filmlerde olduğu gibi- aşk ve sevginin yer kaplamadığını söylüyor. Yaklaşık 15 sayfalık giriş bölümünde, Indianapolis'te yaşayan kalabalık ailesini, bilim adamı olan ağabeyini, alkolik Alex amcasını, ardında dört çocuk bırakarak ölen ablasını anlatıyor kısaca. Amcasının ölüm haberini Manhattan'ın 'Kaplumbağa Koyu' olarak bilinen bölgesinde aldığını söylüyor. Bu kitaptaki hikayeyi, amcasının cenazesine giderken hayal ettiğini söyleyip "kitabın böyle olması gayet doğal" diyor.

Merhum Alex Amca, dine kuşkuyla yaklaşanların akşam dualarında prelüt niyetine kullanmaları gereken bir söz söylermiş. Roman da o sözle başlıyor: "İlgili Makama:"

Ölüm Adası'nda, ağaçların arasındaki bir açıklıkta oturan iki metre boyunda ve yüz yaşında bir adamın kaleminden okuyoruz romanı. ABD'nin son Başkanı olan bu adamın adı Dr. Wilbur Nergis-11 Swain. Medeniyet çökmüş, Birleşik Devletler fiilen dağılmış ve Dr. Swain, torunu ve torununun sevgilisi ile birlikte Empire State Binasında yaşıyor. Ah evet, Ölüm Adası, Manhattan'ın yeni lakabı çünkü Yeşil Ölüm adlı, adaya özgü bir veba türü gelişmiş ve adada yaşayan çok az insan kalmış. Swain bir yandan gündelik hayatını, bir yandan da geçmişe dönüp çocukluğunu ve anılarını anlatıyor.

New York'ta doğan kahramanımızın adı o zamanlar Wilbur Rockefeller Swain imiş ve bir de ikiz kız kardeşi (Eliza Mellon Swain) varmış. Fakat bu iki kardeş o kadar çirkinmiş ki, ebeveynleri çocuklarından utanıyormuş. Normal bir zekaya sahip olmadıkları ve 14 yaşlarına gelmeden ölecekleri düşünülen ikizlerin, çok zengin olan aileleri eski bir malikaneyi kapalı bir cennete dönüştürmüşler ve çocukları buraya getirip düzenli testler yapan bir doktor ile hizmetkarların bakımına bırakmışlar. Evin çalışanları, doktor ve ebeveynleri Wilbur ve Eliza'nın zekadan tamamen yoksun olduklarına inanırken, ikizler dört yaşına geldiklerinde gizlice okuma yazma öğrenmişler; yedi yaşında ise İngilizcenin yanında Almanca, İtalyanca ve eski Yunanca okuyup yazabiliyorlarmış.Yine de, etraflarında yetişkinler varken tamamen anlamsız davranışlar sergilemeye devam etmişler. Herkesten gizledikleri zekaları, iki kardeş yan yana olduklarında -özellikle fiziksel temas varsa- neredeyse deha seviyesinde ortaya çıkıyor ama aralarındaki mesafe arttıkça bu kolektif zeka zayıflamaya başlıyormuş.

On beşinci doğum günlerine kadar oyunu sürdüren ikizler sırlarını açığa çıkarıp aslında çok zeki olduklarını, normal insanlar gibi konuşabildiklerini, malikane kütüphanesindeki eski kitapları gizli gizli okuduklarını itiraf edince özel cennetleri alt üst oluyor elbette. Pediyatri uzmanlarının, psikiyatristlerin onlarca ziyaretinden sonra, Wilbur'un ortalama bir zekaya sahip olduğuna ve temel eğitim aldıktan sonra basit bir işte çalışarak mutlu olabileceğine ama Eliza'nın eğitilmeye uygun olmadığına karar veriliyor ve kardeşler ayrılıyor. Sonra da Vonnegut'un ustalığı ile, birbirinden tuhaf olaylar birbirini takip ediyor. Ortalama zekalı Wilbur önce tıp doktoru oluyor, ardından ABD Başkanı. Bu sırada Dünya'da büyük değişiklikler oluyor. Gezegenin yerçekimi zaman zaman değişiyor; çekim gücü arttığında insanlar yürümekte bile zorlanırken, azaldığında hem tüy gibi hafifliyorlar, hem de bütün erkekler erekte oluyorlar. Çinliler teknoloji alanında çok ilerlemişler ama sırlarını kimseyle paylaşmıyorlar; üstelik bir de, daha az tüketerek yaşayabilmek için kendilerini küçültmeye başlamışlar ve yıllar boyunca tekniklerini geliştirerek karınca kadar kalmışlar.

Daha önce söylediğim bir şeyi aynen tekrar ediyorum: Okuduğum hiçbir Vonnegut romanı, diğerlerine benzemiyor. Bu kitap da tamamen kendine özgü ve tuhaf. Ama güzel bir şekilde tuhaf. Ortak zekaya sahip ikizler, gizemli bir hastalık, minik Çinliler, neredeyse post-apokaliptik bir gezegen, hatta ensest var kitabın içinde. Vonnegut'un karanlık mizah anlayışı kitabın her satırına sinmiş. Modern hayatla gelen yalnızlaşma, büyük ailelerin dağılması ve insanın köklerinden uzaklaşması gibi kaygılarını bu romana sığdırmış yazar. Romanın konusunu toparlayıp bir sonuca bağlayamadığım için anlatmayı orta yerde bıraktım fakat Hacıyatmaz, kaçırılmaması gereken bir Vonnegut romanı.
"Belki bazı insanlar gerçekten doğuştan mutsuzdur. Kalpten umarım ki değillerdir.
Kız kardeşim ve bana gelecek olursak: Biz her zaman son derece mutlu olma kapasitesi ve kararlılığıyla doğmuştuk.
Belki de bu konuda bile birer ucubeydik.
Bak hele."
Son olarak, kitabı Google'da ararken karşıma çıkan bir kaydı paylaşayım, sonra gideyim. Hacıyatmaz'ın ilk kez yayımlandığı 1976 yılında, WNYC radyosunda gerçekleştirilen Kurt Vonnegut söyleşisi:

4 yorum:

  1. Kapağı görünce korktum ya. :( İsim garip ama,dediğin gibi,Türkçe karşılık bu değil.İlginç bir kitap.Otobiografi sevmem ama bunu bir deneye bilirim.Teşekkürler. yorum için. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kitap bir otobiyografi değil zaten, Vonnegut hayatından kesitleri ve kişileri bambaşka bir dünyaya dönüştürmüş. Ben teşekkür ederim okuyup yorum yazdığın için. ^.^

      Sil
  2. olmadı şimdi ama..ben diyorum ki bir sürü kitap "oku beni" diye kütüphanemde bekliyor,siz böyle ilginç bir yazarın fevkalade çekici kapaklı eserini karşıma çıkartıveriyorsunuz! Hep söylüyorum; etkileyici kitap kapağına hiç dayanamam!! Zaten Vonnegut'un "Kedi Beşiği"nin altından yeni kalkabildim,bir de bunu alırsam tam "over dose" olacak.neyse günahı vebali sizin :)) Yine harika bir seçim mutlaka okumam lazım.Teşekkürler,iyi okumalar
    ankaralıkitapkurdu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay bilemedim, özür dilerim. Kitaplığımda sıra bekleyen bir Vonnegut kitabı daha var, onun için de peşin peşin özürlerimi sunuyorum. =)) İyi okumalar efendim size de.

      Sil