16 Haziran 2014

Doctor Who Shada


Doctor Who: Shada, Douglas Adams'ın Kayıp Macerası - Doctor Who: Shada: The Lost Adventures 
by Douglas Adams
Gareth Roberts
Çeviren: Ülker Uyanık
İthaki Yayınları
Mart 2014 (1. basım)
440 sayfa

Henüz Türkçe çevirisi yayımlanmadan önce tanıtımlarını görüp hevesle beklediğim bu kitabı almakta nedense hiç acele etmedim. Sonunda aldığımda ise okuma şenliği başlamıştı, araya karışmasın diye hemen okuyamadım, fakat kitaplıktan yan yan bana baktığını hissettim hep! Şenliğin sonu geldi, ben listemi tamamlayamadım, "aa-maaan bu da böyle olsun, ne yapalım!" diyerek gönül rahatlığıyla Shada'ya başladım, kitap da ciddiye alınmadığı yönündeki endişelerini bir kenara bıraktı, barıştık.

Kitaba başladığım sırada bir yandan da bu kitabın fotoğrafını nasıl çeksem diye düşünüyordum: "Şu büyük TARDIS'i fotoğrafa arka plan yapayım, kitabın köşesinden de bere sarksın. Kupayı da diğer yana koyarım, içinden buhar çıksın ama. Çok sıcak kahve doldurayım. Ay yanına Darth Vader koysam çok mu saçma olur? Çok saçma olur. Ay keşke gerçek boy TARDIS maketim olsaydı. Oha, Setenay! Suyunu (aslında su demedim tabii, otosansür uyguluyorum) çıkarma istersen." Neyse ki bir noktada saçmalamayı bırakmam gerekti, çünkü birkaç gün anneannemin evinde kaldım ve oradayken kitabı bitirip fotoğrafını da çektim. Hatta, hazır internet de yokken dikkatim dağılmadan yazabilirim diye bu yazıyı yazmaya başladım ama dikkat dağınıklığımın tek nedeni internet değilmiş, yine bir seferde oturup yazmayı beceremedim.

Kitabın kapağında kocaman harflerle Doctor Who yazıyor; bu başlık tek başına bile tüm ilgimi üzerine çekmeye yetecekken, bir de Douglas Adams'ın Kayıp Macerası yazıyor. Elbette, kitabın sunacağı keyif için beklentiyi çoook yükseltiyor bu yazılar. Öte yandan, böyle güzel şeyler yazan bu kapağı aslında beğenmedim. Shada sözcüğünün arkasındaki tutulma görseli inatla Heroes'u anımsattı bana. Shada'nın BBC'ye ait DVD kapağı da (çekimi tamamlanan kısımlar, Tom Baker tarafından seslendirilen bölümlerle tamamlanmış) bir kitap kapağı olmaya çok uygun değil ama diziye ve orijinal senaryonun yazıldığı döneme daha uyumlu ve sevimli bence. Kitabın çevirisini ise beğendim, rahatsız eden hatalar yok. Yalnız sonsözde bahsi geçen Babil Balığı'nı Otostopçunun Galaksi Rehberi çevirisindeki gibi yazmak yerine Babel Balığı olarak yazmalarını sevmedim, bir de çok fazla olmasa da dikkat çeken yazım hatalarına takıldım her zamanki gibi.

Kitabın konusundan bahsetmeden önce biraz ön bilgi: Gareth Roberts, yeni Doctor Who için birkaç bölümün senaryosunu yazmış, Russell T. Davies'la çalışmış; diziden önce ise dokuz tane Doctor Who romanı yazmış. Shada'yı romanlaştırması önerisi gelince de mutlulukla kabul etmiş. Shada bir ne, kim kaybetmiş, bu kadar zaman neredeymiş? Shada, Douglas N. Adams'ın yıllar önce klasik seri için yazdığı altı bölümlük bir senaryoymuş. Teslim tarihi geldiğinde, çok içine sinmeyen bir final yazarak senaryoyu bitirmiş. Senaryonun çekimleri başlamış; fakat çekimler tamamlanmadan önce BBC'de başlayan grev ile birlikte her şey yarım kalmış ve sonra kimse geri dönüp bu bölümleri tamamlamamış. Orijinal senaryoyu ve çekim sırasında yapılan değişiklikleri de içeren boy boy metinleri toparlayan Roberts eksik kısımları doldurmuş, bazı sahneleri değiştirmiş, yeni sahneler eklemiş ve bu kitabı ortaya çıkarmış. Tüm bunları yaparken Douglas Adams'ın kendine özgü mizahını yakalamayı da başarmış.

Kitap, tanrı rolünü üstlenmeye karar veren Skagra'yı bize biraz tanıtarak başlıyor. İkinci bölümde 1979 yılı İngilteresine gidip yüksek lisans öğrencisi Chris'le ve Cambridge'in eski profesörlerinden Chronotis'le tanışıyoruz. Doktor ve yol arkadaşı (dizide kullanılan terim ile: companion) ancak üçüncü bölümde ortaya çıkıyorlar. Senaryonun orijinali Dördüncü Doktor (Tom Baker) ve Romana için yazılmış, kitapta da bu karakterler yer alıyor ve yanda gördüğünüz fotoğraftaki halleri ile betimleniyorlar. Bir de Doktor'un en sempatik yol arkadaşı K-9 var.

Skagra, Profesör Chronotis'in elinde olan (ama Chris'in yanlışlıkla ödünç aldığı) çok tehlikeli bir kitabı ele geçirmek için Dünya'ya geliyor; Doktor, eski arkadaşı olan profesöre yardım etmek için ortaya çıkıyor ve gezegenler arası, zamanlar arası bir kovalamaca başlıyor. Konu, Doctor Who'nun yeni sezonunda karşıma çıksa severek izleyeceğim kadar keyifli; karakterler tanıdık. O kadar tanıdık ki, konunun plot twist'ini (bu terimin Türkçe karşılığını bilmiyormuşum, şimdi fark ettim.) açıklanmadan birkaç bölüm önce tahmin edebildim. Roman boyunca zihnimde Tom Baker'ın görüntüsü canlansa da, seslendirmelerde David Tennant ve Matt Smith ağır bastı ve kısa diyaloglar kafamda İngilizceye dönüşmekle kalmadı, İngiliz aksanıyla canlandılar! Kitap, Doctor Who bölümlerinden bekleneceği gibi, Doktor ile kötü adamın savaşı etrafında dönüyor ve çok başarılı yan karakterlerle dolu. Ayrıca, henüz Gallifrey'in yok olmadığı dönemde geçtiği için Zaman Lordlarını biraz daha yakından tanıma imkanı buluyoruz. İnsanlar ve olaylar birbirine karışıyor, sonra düğümler tek tek çözülüyor.

Shada'yı çok büyük bir keyifle okudum, kıkırdadım, sırıttım, neşelendim. Doctor Who sevenlere hiç çekinmeden tavsiye edebilirim bu kitabı. Doctor Who izlemeyen fakat Douglas Adams sevenlerin de keyif alacağını düşünüyorum; hatta Otostopçunun Galaksi Rehberi göndermelerini ve Krikkit'in kapatıldığı zaman zarfını anımsatan sahneleri özellikle seveceklerdir.

Buraya bir K-9 videosu eklemeden olmaz. Affirmative!

7 yorum:

  1. Büyük bir whovian olarak aldım ama henüz okuyamadım dediğiniz gibi üstüne üstlük bi de douglas adams ın elinden çıkmış olması adeta bi bilim kurgu ineğinin rüyası gibi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle, iyi okumalar diliyorum şimdiden =)

      Sil
  2. Babildir o, Babil u_u (Ozancan nasıl kaçırırsın bunu gözünden?!) Ben de çıktığı günden beri okuyacağım diyorum ama daha almadım bile :P Siz gene benden iyisiniz, alıp yanınızda bekletmişsiniz. Bizim bakışacak durumumuz bile yok :) Keyifli bir yazıydı, ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bilmem, Ozancan'a gözünden kaçan imla hatalarını da soralım mı? Gerçi imla hatası çok fazla yoktu, o kadarını da göz yorulur, zihin yorulur, olur öyle diyerek geçiyoruz =)

      Teşekkürler =)

      Sil
  3. Bunu yeni gördüm :) Şöyle söyleyeyim, bu kitabı ben baştan çevirdim, çünkü çevirinin ham hali kullanılamaz durumdaydı. Böyle bir durumda birkaç imla hatası kaçınılmaz oluyor.

    Ki zaten İhsan Abi'nin de bildiği gibi yayıncılıkta hatasız kitap ütopyadır :) Kendimizi paralasak da kalıyor. İşin hasletinde bu var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kadarcık hataya göz yumuyoruz zaten, İhsan'la da konuşuyoruz bu konuyu arada. Çok iyi bir iş çıkarmışsın, bir daha tebrikler =)

      Sil
  4. Kitabı okuyanlara şunu sormak istiyorum en beğendiğiniz cümle ne oldu?

    YanıtlaSil