14 Şubat 2014

Hukuk Gladyatörü


Hukuk Gladyatörü - Gladiator at Law
Frederik Pohl, Cyril M. Kornbluth
Çeviren: Nazlı Korkut
Metis Yayınları
Kasım 1997 (1. basım)
208 sayfa

Uzun zamandır Metis BK serisinden hiçbir şey okumamıştım. Bir yandan serideki eksiklerimi tamamlamaya çalışırken, bir yandan da henüz okumadıklarımı yavaş yavaş eritmeye karar verdim. Böylece Hukuk Gladyatörü'nü gözüme kestirdim, okudum, şu anda ise (yaklaşık yarım saattir) "ne yazsam ben bu kitap hakkında?" diye kara kara düşünerek blogger arayüzü ile bakışıyorum.

Öncelikle, çeşitli sitelerde okuduğum değerlendirmelerin bir kısmında, bu kitabın bilim kurgu olmadığı fikri ile karşılaştım ve bu fikre şiddetle karşı çıkıyorum. Uzay yolculuğu, lazer silahları gibi şeyler olmadan da bilim kurgu oluyor; güzel de oluyor.

ABD'nin doğu yakasında, New Jersey ile New York civarlarında gezdiğimiz kitap, bir mahkeme sahnesi ile başlıyor. Mahkemenin otomatik "jüri kutusu" kendisine sunulan kanıtları değerlendirip sanığı suçlu ya da masum ilan ediyor ve suçlu bulunan kişiler, beyinleri yıkanarak topluma kazandırılıyorlar. Kitabın baş karakteri Mundin, açılış sahnesindeki davada savunma avukatı olarak bulunuyor. Geleceğinden ümitsiz, asla bir şirket avukatı olamayacağının ve pek yetenekli olmadığının farkında olan Mundin, davayı kaybedip müvekkilini beyin yıkama işlemine gönderdikten sonra ofisine dönüyor. İlçe Komitesi Başkanı Bay Dworcas'ın gönderdiği bir müşteri olan Norvell Bligh ile görüşürken geleceği konusunda daha derin bir ümitsizliğe düşüyor.

Buradan Bligh'ın bürosuna geçiyoruz ve her konuda kendisinin haksız olduğunu kabul eden, olabildiğince ezik ve sinir bozucu bu adamın iş hayatını ve özel hayatını öğreniyoruz. Del Dworcas'ın ofisine geçip başka bir avukatla ve Lavin kardeşler (Don Lavin ve ablası Norma) ile tanışıyoruz.

Norma ve Don Lavin, G.M.L. Evleri adlı evleri; yani var olan en lüks, en az bakım isteyen ve en büyük prestij nesnesi olan balon evleri ilgilendiren bir konu ile ilgilenecek bir avukata ihtiyaçları olduğunu anlatıyorlar ve G.M.L.'deki L harfinin Lavin'den geldiğini açıklıyorlar Mundin'e.

Bundan sonrası karmakarışık bir hukuk, ekonomi, siyaset oyunu. Pohl ve Kornbluth, eşitsizliklerle dolu bir New York yaratmışlar gelecekte. Bir yanda, ancak sözleşmeli çalışanların kullanabildiği balon evlerde lüks bir yaşam, diğer yanda (gerçek adı Akkent olsa da) Bokkent adıyla bilinen bölgede çocuk çetelerinin hakimiyeti altında orman kanunları ile yaşamaya çalışanlar var. Ekonomik gücü elinde tutan, para hareketleriyle her şeye yön veren, pek kalabalık olmayan bir elit grubu var ve hakimiyetlerini başkalarıyla paylaşmak konusunda çok isteksizler. Tanıdık geliyor, değil mi?

Lavin kardeşlere yardım etmeye karar veren Mundin, kendisinden çok daha yaşlı ve becerikli bir avukatın da desteği ile büyük işlere kalkışıyor, güçlü insanların karşısına çıkıp adeta Don Kişotluk oynuyor ve kendisini Bokkent ile balon evler arasında karmakarışık bir olaylar zincirinin içinde buluyor.

Hukuk Gladyatörü'nü sevip sevmediğimden emin değilim. Zor okunan bir kitap sayılmaz, konusu ilgi çekici ve anlatımı gereksiz betimlemelerden uzak, keyifli. Bütün bunlara rağmen çok sevemedim. Hepsi birbirinden farklı birçok karakterle dolu olan kitapta bazen birkaç sayfa geri gidip, "bu adam kimdi yahu?" diye sormak zorunda kaldım. Hiç anlamadığım ekonomi ve borsa gibi konuların bir macera ögesi olarak kullanılmasına hayran olsam da, ekonomi alanı benim için hâlâ tam bir gizem. Fakat, belirtmem gerekir ki, kitaptaki her karakter konu ilerledikçe yeni şeyler öğreniyor, değişiyor, ortama uyum sağlıyor ve gelişiyor. Çok fazla karakter içeren bir kitapta, yazarların bunu başarıp karakterlerini gerçek birer insana bu kadar yaklaştırmalarına bayıldım.
"Bokkent'e eşdeğer daha büyük bir şehir yoktu. Long Island'ın irinli, köhne mahalleleri başka bir New York sorunuydu; Boston'ın Springfield'ı, Chicago'nun Evanston'ı, Los Angeles'ın Greenville'i vardı. Ama hiçbiri Akkent Mülkleri'nden daha kötü olamazdı. Mundin, Bokkent'teki sokak lambalarının harap halde olduğunu ve hiçbirinin yanmadığını fark etti; içini yabani otlar bürümüş birkaç bahçeyi ve tahta kaplı evleri geçerken geri tarafta duran harap haldeki yapılara gözü takıldı. Çok sık olmamakla birlikte arada bir yanmış bölgelerden de geçiyorlardı. Evler arasındaki arsalar normal bir yangının bir diğer eve geçmesini engelleyecek kadar genişti. Maalesef."

6 yorum:

  1. o halde hemen okumasak mı , çabucak mı okusak karar veremedim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay işte ben de sevdim mi, sevmedim mi bilemedim =)

      Sil
  2. Metis' in dayanilmaz çekici bilimkurgu serisinin raftan bana dogru huzunle bakan iki kitabi vardir. Biri Hukuk Gladyatoru digeri Sok Dalgasi Suvarisi'dir. Okudugum kitabi genelde yarim birakmam. Ancak hicbir bilimkurgu kitabindan Hukuk Gladyatorunden sıkıldığım kadar sıkıldığımı hatirlamiyorum.
    Karakterlerin ilgi cekici olmamasinin ve cok fazla mesleki terim olmasinin neden oldugunu dusunuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özellikle borsada geçen bölümlerde ben de sıkıldım aslında. Karakterler ise, ilgi çekici olmasalar da karakterlerin kitap boyunca değişimini görmek keyifli geldi bana.

      Şok Dalgası Süvarisi'ni çok uzun zaman önce okudum, fakat hiç hatırlamıyorum. Belki bir ara tekrar okumayı denerim. =)

      Sil
  3. Metis bilimkurgu serisinin tüm kitaplarının birer Bilimkurgu klasiği olduğu söylenemez.Kendimi bildiğimden beri okuyan biri olarak tavsiyem hoşlanmadığınız kitabı bırakın.Okuyamamayı bir entellektüel gurur vesilesi haline getirmeyin.Çünkü okumanın 2 amacı vardır birincisi bilgi edinmek ikincisi de keyif-zevk- almaktır.Keyif almıyorsanız bırakın derim..Asimov,Clarke,Bradbury,P.K.Dick,Lem.,kısmen F.Herbert gibi ustaların hiç bir eseri sizi zorlamaz elinizden bıraktırmaz.Ama bunların dışındaki yazarlar aynı kusursuzlukta değildir bana göre.Örneğin geçen yaz Heinlein'in "Uzay elbisemle...." kitabını sevmedim fazla naif geldi.Oysa diğer eserleri çok iyidir.Ayrıca Poul Anderson'un uzaya haçlı seferi kitabıda yarım bıraktığım eserlerdendir.Hiç de vicdan azabı duymuyorum :)))) Bakalım yarın Evrenin Türküsü ve Kaybolan Miras önümde duracak.Size mutluluk vermeyen şeylerden uzak durun!

    P.S.:RAMA-II ye başlıyorum (İthaki) ama öyle küçük yazı karakteri kullanmışlar ki "orta yaşlı" gözlerim sanırım daha da yaşlanacak 4 kitap bittiğinde kavanoz dibi gözlük kullanacağım.Bu nedir ya?? Acaba kavram yayınlarının baskısı daha iyi olabilirmi.Bilginiz varmı
    ankaralıkitapkurdu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Metis serisi hakkında kesinlikle haklısınız, space opera türünde epey kitap var bu seride. Fakat, sevmediğim bir kitabı yarım bırakmak konusunda hiç sıkıntı yaşamıyorum. =) Hukuk Gladyatörü'nü yarım bırakacak kadar sıkıcı bulmadım, ama elimden bırakamayacağım kadar iyi bir kitap da değildi elbette.

      Rama serisini İthaki'den okudum ben de, Kavram Yayınlarından çıkan versiyonunu hiç görmedim. O yüzden yorum yapamıyorum.

      Sil