14 Aralık 2013

24. Yüzyılda Cinayet (Yıkıma Giden Adam)


24. Yüzyılda Cinayet - The Demolished Man
Alfred Bester
Çeviren: Selma Mine
Deniz Kitaplar Yayınevi
Aralık 1983 (1. basım)
246 sayfa

Aralık ayının ilk yarısı çok verimsiz geçti benim için. Sıfırın altında süregiden sıcaklık, can sıkıcı hava derken kitap okuma hevesim kaçtı biraz. Böyle zamanlarda okumak için inat etmeyip kendi haline bırakınca daha çabuk geçtiğini düşündüğüm için çok üstelemedim ben de. Yavaş yavaş okuyorum, olduğu kadar. Varlığını uzun zamandır bildiğim, geçenlerde kitapçımda görünce "aa bu kitabı okumak istiyordum" diye aldığım bir kitap var, Kaybolan Sesler - Dünya Dillerinin Yok Oluş Süreci. Bu kitaba başladım, konu çok ilgimi çektiği halde bir türlü ilerleyemediğimi fark edince şimdilik bir kenara bırakıp daha sürükleyici kitaplara yönelmek istedim. Kaplan! Kaplan! ile tanıyıp çok sevdiğim Alfred Bester'in 24. Yüzyılda Cinayet'i ile denedim şansımı. Normalde bir oturuşta bitirmem gereken bu kitabı da ancak üç günde okudum, ama hiç yoktan iyidir!

24. Yüzyılda Cinayet (Orijinal ismi ile The Demolished Man, Türkçe çevirilerindeki diğer isimleri ile Anarşist ya da Yıkıma Giden Adam) Bester'in yayımlanan ilk romanı. Roman, ilk kez 1953 tarihinde yayımlanmış. Benim kitaplığımdaki baskısı ise 1983 tarihli, Selma Mine çevirisi ile Deniz Kitaplar Yayınevi tarafından yayımlanmış. -Çevirmen Selma Mine, çok değişik bir insana benziyor. Bkz: Kişisel web sitesi- Eski kitaplardaki çeviri dilini çok sevdiğim halde, bu kitabın çevirisini başarısız buldum, dizgi hatası olamayacak kadar bozuk cümleler var ve bunlar kitabın akışını bozuyor bence. Deniz Kitaplar ise, bir süre güzel kitaplar yayımladıktan sonra ortadan kaybolan onlarca yayınevinden biri olmuş anladığım kadarıyla. Kitabın sonundaki listede çok iyi kitaplar var, elbette çevirilerinin başarısı konusunda bir fikrim yok.

24. Yüzyılda Cinayet, insanların güneş sistemine yayıldığı bir gelecekte, 24. yüzyılda geçiyor. (A-aa?!) Zihin okuyabilen telepatların (Esperler) her kademede -çoğunlukla önemli alanlarda- görev aldığı, suçun çok azaldığı bir toplum oluşmuş. Yeteneklerine göre üç seviyeye ayrılan Esperler, polis teşkilatında, devletin çeşitli kademelerinde, büyük şirketlerde çalışıyorlar ama öncelikle Esper Loncası adlı birliğe bağlılar ve zihin okuma yeteneklerinin kullanımı için Hipokrat Yemini gibi bir yemin etmeleri gereken, katı kurallara tabi tutulan, birbirine çok bağlı bir topluluklar.

Esperlerin zihin okuma gücünün yaygın kullanıldığı toplumda uzun yıllardır cinayet gibi büyük bir suç işlenmemişken, Dünya gezegeninin en zengin insanlarından biri olan Ben Reich bir cinayet işlemeye karar veriyor. Sürekli tekrarlayan kabusları nedeniyle 2. sınıf bir Esper'den destek alan Reich, kabuslarından kurtulamayınca bilinçaltını da okuyabilecek 1. sınıf bir Esper'e gidiyor. Bu sırada rüşvet verdiği, şantaj yaptığı çeşitli insanların da yardımı ile birlikte cinayet hazırlığı yapmaya başlıyor ve roman hareketleniyor!

Ben Reich'ın işlediği cinayet, psikotik polis bölüm başkanı Lincoln Powell'ın katili yakalama çabası ve birçok karakterin dahil olduğu kocaman bir kurgu ile ilerliyor roman. Telepat polis Powell, aman vermez katılığı ile Ben Reich'ı yakalamak için uç fikirler uyguluyor; suçlu yakalandığında ne olacağı hakkında ise ipucu verilmiyor uzun süre. (Ne olacağını elbette size söylemeyeceğim!) Bilinç ve bilinçaltı araştırmaları, telepatik diyaloglar, ilgi çekici bir gelecek kurgusu ile çok güzel bir roman 24. Yüzyılda Cinayet. Bir Philip K. Dick kurgusu olan (ve film uyarlaması da yapılan) The Minority Report ile benzer bir temaya sahip, fakat PKD'in kısa öyküsünden üç yıl önce yayımlanmış. Çeviri nedeniyle biraz sıkıntı verse de severek okudum bu kitabı; yine de Kaplan! Kaplan! daha çok heyecanlandırmıştı beni. Bu romanı Kaplan! Kaplan!'dan önce okusam çok daha fazla beğenirdim sanırım.

24. Yüzyılda Cinayet'in baş karakteri Ben Reich da, Gully Foyle (Kaplan! Kaplan!) gibi çok hırslı bir karakter ve güdüleyen nedenleri farklı olsa da bir intikam peşinde koşuyor. Ben Reich'ın görünür tepkileri ile birlikte bilinçaltını da işlemiş Bester ve kitap boyunca gölgesini hissettiğimiz Suratı Olmayan Adam'ı ancak kitabın sonunda görebiliyoruz. Reich'ın kazanma, öldürme, kendini koruma çabaları kitabın iskeletini oluşturmuş; bu iskeletin etrafındaki karmaşık kurguda bütün bir toplumsal sistemi, suç ve ceza yaklaşımını; telepati kullanımının sosyal sonuçlarını ince ince işlemiş Bester.

Son olarak, kitaptan bir alıntı:
- Başlayın, Bay Reich.
- Yine Suratı Olmayan Adam.
- Karabasan mı?
- Sen, kan emici sülük herif, düşüncelerimi oku ve kendin bul! Evet, yine karabasan! Bir bankayı soymaya çalışıyordum. Sonra bir trene yetişmeye uğraştım. Birisi şarkı söylüyordu. Ben olduğumu sanıyorum. Elimden geldiği kadar bilgi vermeye çalışıyorum. Bir şey unuttuğumu sanmam...

1 yorum:

  1. Uzun bir ardan sonra etkrar okumaya devam etmenize sevindim.Aslında kış ayları okumak için idealdir.Özelikle yazın aşırı sıcak sebebiyle pek çekilmeyecek “baba” kitapları okumak için uygun mevsimdir kış.Kitabın çevirmeni Selma Mine deyince şöyle bir saygıyla ayağa kalktım doğrusu.1970 lerin sonunda Türkiyede BİLİMKURGU mu yoksa KURGUBİLİM mi denecek tartışması yapılırken Selma Mine ve ekibi X-Bilinmeyen dergisini çıkarıyor dışa sımsıkı kapalı bir ülkede yaşayan biz gençler de kapıdan sızan aydınlıkla kamaşan gözlerimizi şaşkınlıkla ovuşturuyorduk. Scognamillo H.Cevizoğlu, Turan Dursun Gürses Öner harika yazılar yazıyorlar ve her sayısı kapışılıyordu.(Hala böyle bir dergi yok bence)Bu çevirmenin kendi bilimkurgu romanları da var galiba.. Kitaba gelince pek sevmedim sanki, bu çeşit fantastik edebiyat sınırındaki kitaplardan pek hoşlanmıyorum sanırım ama yine de emek sarf edilmiş tabii.Çeviriye gelince; köü çeviriye Bilimkurgu eserlerinde sıklıkla rastlanıyor Özellikle Baskan dizisindeki çevirilerde de başarısız örneklere çok rastladım.Aceleye geldiğinden belki..24.yüzyıl daki cinayet yerine Heinlein’in ayakları yere basan ve ideolojik temalı “2100 yılında ihtilalini tercih ederim. Yinede iyi okumalar.
    ankaralıkitapkurdu

    YanıtlaSil