13 Haziran 2013


Birçoğumuz gibi; günlerdir yaşananları kaygıyla, umutla, korkuyla ve (ne zaman "büyükler" bir açıklama yapsa) hayretle izliyorum. 31 Mayıs gecesinin geç saatlerinde Tunalı'da (şimdiki adıyla Tomalı Hilmi diyoruz ya...) gördüğüm manzara, kurulan barikatlardan arta kalan alevler post-apokaliptik bir film setinden kalmış gibiydi. O görüntü karşısında hissettiğim ürperti hâlâ geçmedi. Aksine; televizyonu açtığımda, ana akım medyanın gazetelerini, web sitelerini okuduğumda, twitterda yazılanlara baktığımda gittikçe artıyor.

Şu anda Eskişehir'deyim ve burası günlerdir olaysız. Medyayı ve sosyal medyayı takip ettikçe zıplayan sinirlerimi, kendimi kitaplara vererek yatıştırmaya çalışıyorum. Öte yandan, hiçbir şey yokmuş gibi kitap yazıları yazmaya devam etmek zor geliyor. Yine de, televizyonu kapatıp kitaplarla uğraşmak daha iyi geldiğinden iki yeni yazı yayınlanmaya hazır, her şeyin daha iyi olacağı günü sabırla bekliyorlar. 

Taksim'deki, Gezi'deki, Gazi Mahallesi'ndeki, Kızılay'da ve Tunalı'daki binlerce arkadaşıma sevgiyle.

10 yorum:

  1. Wikipedia'nın İspanyolca sayfalarına chapulling'i ekleyen bizim Meksikalı damadımız Carlos. Hiçbir yerde söyleyemedim, buradan duyuruvereyim dedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kardeşine ve Meksikalı damadımıza sevgiler o zaman =)

      Sil
  2. Şarkı da çok klas olmuş yalnız: Somewhere Over the Rainbow.

    Belki de ilerde mantıklı açıklamalarla bana her şeyi kabul ettirebilirler ama Gezi'de kurulan kütüphaneyi 'sulayarak' mahvetmelerini hiçbir yer ve şartta açıklayamazlar.

    Okuyan insandan bu kadar korkuluyor demek. Ben bunu anladım artık, bundan eminim.

    Sanırım biraz da gaza geldim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugün çok iyi geldi o şarkı bana, bi de Iz'in sesi... =)

      Gezi'de, İzmir'de, Eskişehir'de... kurulan kütüphaneler ne kadar mutlu etse de oralarda olan tanıdığım/tanımadığım insanların yaşadıklarının yanına koyunca, kitaplara yapılana hiç şaşırmıyorum.

      Sil
    2. Sevgili Mshn, okuyan insandan sadece bizim ülkede korkuluyor.
      Sevgili Settie, ben artık bu hükumetin ve taraflı devletin yaptığı hiç bir şeye şaşırmayacağım. Bizleri temsil edecek diye çağırdıkları adamlar Necati Şaşmaz ve Hülya Avşar gibi adamlar olduktan sonra artık hiç bir şeye şaşkınlıkla bakmayacağım maalesef ki =((

      Sil
    3. Üzülerek katılıyorum.

      Sil
  3. Ankara'dayım ben de birkaç gün Bahçeli ve Kuğulu'daydım. Kuğulu'daki atmosfer inanılmazdı, insanların birbirlerine bu kadar iyi niyetle yaklaştığı, herkesin birbirine gülümsediği böyle bir olağanüstü ortamı hayatımda hiç görmemiştim. Sınav nedeniyle eve kapanıp ders çalışıyorum ve iki gecedir gözaltılar başlamış. Orada olamadığım için kendime kızıyorum ama elimden bir şey gelmiyor.

    Kitap yazılarını yazmaya devam, ben de yazdım, yazıyorum. Ama oradaydım da yine. Kitap okumayıp üzüntümüzle kalırsak direnişe, geleceğe yararımızdan çok zararımız dokunur.

    Yazılarını bekliyorum Settie :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eylem alanlarındaki atmosferin güzelliğine katılıyorum. Gazdan kaçarken bana çarpınca dönüp özür dileyen adamlar, elinde antiasit şişesiyle herkesin yardımına koşmaya çalışan onlarca genç gördüm.

      "Kitap okumayıp üzüntümüzle kalırsak direnişe, geleceğe yararımızdan çok zararımız dokunur." derken haklısın sanırım. Yazılar yavaş yavaş gelecek. =)

      Sil
  4. Ben de geçen gün sinemaya gideyim dedim, malum Star Trek geldi... Suçluluk duygusundan öldüm bittim. Çıkınca Taksim'e gitsem dedim... Okuduğum kitapları da yazamıyorum blogda. Yazılar sadece bu konuda olmalı gibi geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hah, ben de aynı suçluluk duygusuyla kendimi yiyorum her gün. Fakat, Nefertiti çok güzel bir şey söylüyor: "Kitap okumayıp üzüntümüzle kalırsak direnişe, geleceğe yararımızdan çok zararımız dokunur." Akılda tutmak lazım ;)

      Sil