29 Kasım 2012

Ankara Kitap Fuarı

1 Aralık'ta Ankara Kitap Fuarı başlayacak. ATO Congresium'da olacakmış fuar. Daha önce gitmediğim için alanın ne kadar uygun, ne kadar büyük... olduğu ile ilgili hiçbir fikrim yok. Üstelik, nedenini bilmiyorum, fuar hakkında beklentim çok düşük. Yine de, şu sayfada gördüğüm kadarıyla, fuara sahaflar da katılacakmış ve sadece bunun için bile, açılış gününde ben oradayım!

Fuar hazırlığı olarak, yarın günümün bir kısmını ayırıp uzuuun bir excel tablosu hazırlamayı planlıyorum. Vikitap'ta biriken "okumak istediğim kitaplar" listemi, kütüphanemde olanları çıkarıp tekrar listelemem lazım, yayınevleri ile birlikte tabii; sonra baskısı varsa liste fiyatını ekleyeceğim, baskısı yoksa sahaflarda bakılacak olarak işaretleyeceğim. Bu listenin çıktısını alıp gideceğim fuara ki, kendimi çok kaybetmeyeyim. Bu arada, evet, kendimi kaybetmemek üzere hazırlayacağım listede şu an 112 kitap varmış. Bakalım bu fuarın faturası ne olacak!

Bir yandan da, Isaac Asimov'un Galaksi Şeytanları'nı ve Robert A. Heinlein'ın Uzay Elbisemle Yolculuğa Hazırım'ını bitirdim. İki kitaba da bayıldım! Bir ara yazarım...

22 Kasım 2012

Asker Kaçağı


Asker Kaçağı
Derleyen: Bülent Somay
Çevirenler: Nesrin Kasap, Bülent Somay, Şencan Topaloğlu
Metis Yayınları
Ocak 2011 (2. basım)
180 sayfa

"Savaşa Karşı Bilimkurgu Öyküleri"

Metis Yayınları'nın seçkisi, hayranı olduğum Stanislaw Lem ve Philip K. Dick'in yanında, Türk bilimkurgu yazınından Müfit Özdeş'in bir öyküsüne de yer veriyor. Öyküleri derleyen Bülent Somay'ın sunuşu bilimkurguyu tanıtırken neden başka bir alandan değil, özellikle bilimkurgudan antimiliter öyküler seçtiklerini de anlatıyor ve bilimkurguyu neden sevdiğimi (benim asla toparlayamayacağım netlikte) bana özetliyor. "İyi bilimkurgu iyi edebiyattır." diyor.

Kitapta sekiz öykü var, hepsinden kısaca söz edelim:

Aldatmaca Oyunu, Philip K. Dick. Yabancı bir gezegende yaşayan, sürekli saldırı tehdidi altında olan insanları ve askeri düzendeki kamplarını anlatıyor Dick. Bir türlü bitmeyen saldırıların nedenini, kampın geçmişini, kontrolsüzce yapılan saldırı/savunmanın sonucunu görüyoruz kısa öyküde.

Alfred Bester'in Kaybolma Numarası, savaşın içinde başlıyor. "Amerikan Düşü" için; daha güzel bir yaşam, müzik, sanat, şiir ve kültür düşü için savaşıyorlar. Bu sırada savaş yaralılarının bulunduğu bir hastanenin kayıtdışı T koğuşunda gizemli olaylar yaşanıyor ve bu gizemi çözerken epey ilginç bir sonuca ulaşıyoruz!

Asker Kaçağı, William Tenn'in öyküsü. Gezegenlerarası savaşta ele geçirilen Jüpiterli yaratık ile, sorguya çekilmesine yardım eden Binbaşı Mardin'i anlatıyor hikaye. Bütün gezegenin askeri düzenle yönetilip, bütün erişkinlerin asker olduğu Dünya'da yaşayan, zorunlu olarak asker olan Mardin, militarizmi eleştiriyor.

Yine Philip Dick'in yazdığı Alacakaranlıkta Kahvaltı biraz gizemli bir öykü. Bir sabah uyanıp, kendilerini savaşın ortasında bulan bir aileyi anlatıyor.

Katherine MacLean ve Tom Condit'in yazdıkları Anlaşmak Kolay Değil, bu kitaptaki en sevdiğim öykülerden biri oldu. Yayılmacı bir politika ile, karşılaştıkları her uygarlığı "düzene sokulacak" ve hükmedilecek yeni bir tür olarak gören Kadir-i Mutlak Erdig İmparatorluğu'nun bir gemisi; Plüton'dan kalkan, Dünya asıllı araştırma gemisi Kemal Atatürk ile karşılaşıyor. (Evet, yazarların gemiye verdiği isim bu.) Atatürk Gemisi'ndeki barışçıl telepatlar, karşılarına çıkan asker kafalılardan epey eğlenceli bir yolla kurtuluyorlar.

Devle Dövüşen Bilgisayarın Öyküsü, bir Stanislaw Lem hikayesi. Savaşmayı çok seven hükümdar Poleander Partobon'un çığırından çıkan silah sevgisini anlatıyor. Savunma sanayisine harcanan inanılmaz miktarlarda parayı hatırlatıyor bu arada.

Eric Frank Russell'ın Son Baskı öyküsü de çok beğendiklerimden biri. Yeni keşfettikleri gezegene inen ve "Huld adına" o gezegene hakim olduklarını ilan eden askeri birliğin, bu gezegendeki yerli halkla tanışmasını; kanının son damlasına kadar asker olan komutanın disiplini koruma çabasını anlatıyor Russell.

Kitaptaki son öykü Müfit Özdeş'e ait olan Krrçiysk. Hala Son Tiryaki'yi okumadığım için Özdeş'in öyküleri hakkında çok fikrim yok, ama bu öyküsünü çok sevdiğimi söyleyemiyorum. İlginç bir konu işlese de anlatımı benim için biraz yabancı.

Mutlaka okunması gereken bir derleme Asker Kaçağı, bulduğunuz yerde alınız, okuyunuz.

21 Kasım 2012

İyi Güzel Muhteşem Yarın


İyi Güzel Muhteşem Yarın - The Great Big Beautiful Tomorrow
Cory Doctorow
Çeviren: Algan Sezgintüredi
Versus Kitap
Ağustos 2012 (1. basım)
163 sayfa

Bilimkurgu yazarı, gazeteci, aktivist ve blogger Cory Doctorow'un kitabını okumak biraz değişik bir deneyim oldu benim için. En çok okuduğum bilimkurgu yazarlarının artık hayatta olmadığını düşününce, Doctorow'u twitter'da takip ediyor olmam (@doctorow) tuhaf geliyor biraz.

Yazarın teknolojiyle ilgili fikirlerini çok sevdim. Uzak bir gelecekte geçen romanında, neyin ne olduğunu anlamak bazen zor olsa da sonunda her şeyi çözdüm. Bu arada, kitabın son bölümünü iki kez okumam gerekti, toplu taşımada kitap okuyunca odaklanmak çok zor olabiliyor.

Trans-insan Jimmy, babasının genetik çalışmaları dolayısıyla ölümsüz, yaşlanması çok çok çok yavaş ilerlediği için uzuuun bir ergenliğe mahkum ve ölümlü bir kıza, Lacey'e aşık. Jimmy'nin hikayesini okuyoruz romanda, uzun ve çalkantılı ergenliğini, ölümsüzlüğüne "tedavi" bulma çabasını, verdiği savaşın sonucunu. Konu keyifli, üzerinde düşünmeye değer ve akıcı. Benim için ilginç olan bir nokta da romanın finali. Doctor Who sevenler için tanıdık gelecek bir tema var finalde. Okurken "ben buna benzer bir şey hatırlıyorum" dedikten sonra, fark ettim ki Doctor Who'nun dördüncü sezonunda (hatta bölüm 8 ve 9'da) işlenen fikre çok benziyor.

Kitapta ayrıca yazarın 2010 tarihli bir konuşmasının metni ve yazarla yapılan bir röportaj var. Konuşma metni; yayıncılık, telif hakları ve internet sansürü üzerine. Burada verdiği bir örnek var ki, bayıldım:
"Mesela milyara yakın dosya barındıran (ki bunların ancak yüzde beşi telif ihlali yapmaktadır) ve bugüne kadar hayal dahi edilememiş büyüklükte bir eser külliyatını bir araya getiren YouTube'u ele alalım: Kapatılmalı mıdır? Bunu önermek, dünyanın en büyük, en muazzam kütüphanesini barındıran kentini, sırf etrafına kurulu kaçak DVD gecekonduları yüzünden dümdüz etmeyi önermekten farksızdır."

6 Kasım 2012


Bu kitapları cumartesi günü aldım! Bulduğum sahaf tadilatta olduğu için, rafları fazla kurcalayamadım fakat adresi aklımda, içerisi düzenlendiği zaman birkaç saat harcayıp bütün kitapları keşfetmeyi planlıyorum.

Dört tane Baskan Kurgu Bilim serisi var, Metis Bilimkurgu'dan iki kitap, iki Asimov kitabı; diğer üç kitabın biri İdeal Kitaplık serisinden (Langelot kitapları da bu seriden çıkmıştı) son iki kitabın ne olduğu hakkında ise hiçbir fikrim yok, okunup görülecekler.

Bu haftasonu Ales'i atlatınca kitap okumaya hızla geri dönüp, bolca yazı yazmayı umuyorum.

İyi okumalar!