8 Haziran 2012

Yıldız Gemisi


Yıldız Gemisi - Starship
Brian W. Aldiss
Çeviren: Sönmez Güven
Metis Yayınları
Mart 1999 (1. basım)
235 sayfa

"Nihayet!" demek istiyorum izninizle. Uzun bir aradan sonra, çok beğendiğim bir bilim kurgu romanı buldum. Agatha Christie maratonumdan sonra Brian W. Aldiss'in Yıldız Gemisi'ni okudum, İngiliz yazarların kurgu yeteneğine bir kez daha hayran oldum.

Yıldız Gemisi, Koğuşlar olarak anılan bir yerde başlıyor. Avcı Roy Complain ve birlikte yaşadığı kadını Gwenny'nin kavgasına tanık oluyoruz. Sonra da Koğuşlar'ın nasıl bir yer olduğunu görüyoruz yavaş yavaş. Complain'in yaşadığı toplum göçebe, başlıca kaynakları olan "ponik" bitkisi tükendikçe yavaş yavaş yer değiştiriyorlar ve aslında aynı yerde dönüp duruyorlar. Gelişmiş bir uygarlığın kalıntıları gibi gözüken bu toplumda garip bir düzen var; bilinçaltından korkuyorlar, tanrı yerine bilince dua ediyorlar, devler, hariciler, baştaraf insanları diye adlandırdıkları birtakım yabancılardan çok korkuyorlar, fiziksel şiddet içeren cezaları var ve çok fakirler. Kadınlar sayıca az ve bu kadınlarla yaşayabilmek bir çeşit ayrıcalık olsa da kadınlar sosyal yaşamda pek değerli değil.

Avcılar, din adamları, kimsenin inanmadığı hikayeler anlatan adamlar, bir değer biçici, yönetici sınıf arasında yaşananları okuyoruz. Yaşadıkları yerin aslında dev bir uzay gemisi olduğunu iddia eden adamlara inanan pek fazla kimse çıkmıyor. Koğuşlar'da doğan birçok nesilden sonra, geçmişe ait kayıtları olmayan ve kapalı bir habitatta yaşayan bu insanlar inançlarının, mitolojilerinin, nerede olduklarının izini kaybetmişler.

Sonunda, Koğuşlar'da alışıldık hayat sürerken Rahip Marapper, Complain'in de dahil olduğu bir ekiple birlikte oradan kaçma planı yapar. Eline geçen bir gemi planı olduğunu iddia eder ve geminin kumanda odasına ulaşıp hakimiyeti ele geçirmek ister. Ekibindeki insanlar rahibin iddiasının gerçekliğine inanmasalar da, Koğuşlar'dan kaçmak için hepsinin bir gerekçesi vardır ve uzuuun bir macera için yola çıkarlar. Çeşit çeşit maceralardan sonra "Baştaraf İnsanları"na ulaşırlar, olaylar gelişir.

Olaylar, maceralar çok önemli değil; bu olayların arasında yavaş yavaş geminin gerçek hikayesini öğreniyoruz, neden o gemide olduklarını, geminin ilk sahiplerinin başına neler geldiğini, yolculuğun ne zaman bitmesi gerektiğini ve o sırada nerede olduklarını birer birer öğrenip, kurgunun arkasındaki sisteme hayran oluyoruz, "evet ya, uzay kolonilerini hayal ediyoruz ama işin bi de bu yönü var" diye düşüncelere dalıyoruz. En azından ben öyle yaptım, kitabı çok sevdim.

Not: Bu kitabı bir hafta kadar önce bitirdim, blog için yazmaya başladım, yazının devamını getiremedim. O arada Antalya'ya gidip mezun oldum, geri geldim. Antalya'dayken de Asimov'un Karadul Bulmacaları'nı ve Açlık Oyunları serisinin sonunu (Alaycı Kuş'u) okudum. Alaycı Kuş'u yazmaya pek niyetim yok ama bu gece Karadul Bulmacaları'ndan bahsetmeyi umuyorum.

3 yorum:

  1. "Uzun bir aradan sonra, çok beğendiğim bir bilim kurgu romanı buldum" yorumuna güvenerek -yazının devamını sonraya saklayıp- yakında ben de okumayı düşünüyorum bu kitabı=)

    YanıtlaSil
  2. Bu arada unutmadan; Dune serisine ne oldu =)
    Nedense çok okumayı istediğim kitapların kapağını bir türlü açamam ben =)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gerçekten çok beğendim kitabı! =)
      Dune serisine gelince, aynen öyle oluyor. İki gün önce kitaplığın önünde birkaç dakika Dune'a baktım, baktım, baktım, sonra başka bir kitaba başlamaya karar verdim =))

      Sil