23 Haziran 2012

Isaac Asimov Açıklıyor


Isaac Asimov Açıklıyor - Please Explain
Isaac Asimov
Çeviren: Aykut Göker
Bilim ve Sanat Yayınları
Haziran 1984 (1. basım)
219 sayfa

Bir Harun Yahya olmasa da; gerek kapak tasarımı, gerek ismiyle hafiften bir dini yayın havasına sahip olan bu kitap, eminim birkaç yaşlı teyzeyi "bu adam bir islam bilgini" açıklamasına ikna edebilirdi. Orijinal adı "Please Explain" olan ve 1973'te yayımlanan Isaac Asimov Açıklıyor'un 1984 yılında Türkçe'ye çevrildiğini de göz önüne alırsak, kapağa takılmak yersiz. Kapağa takılan da aslında benim, biliyorum evet.

Kitapta 100 adet soru ve Asimov'un sevilen bir fen bilgisi öğretmeni tavrıyla yazdığı cevaplar var. Science Digest dergisinde yer alan "Lütfen Açıklar mısınız" isimli bölüm, 1965'ten itibaren dergide yer almış ve okurlardan gelen soruların uzmanlar tarafından cevaplanması amaçlanmış. Asimov'a birkaç soruyu cevaplaması için götürdükleri ilk tekliften kısa bir süre sonra ise bölümün adı "Isaac Asimov Açıklıyor" olarak değiştirilmiş. Asimov'un yetkin biliminsanı kimliğinin yanında, kendini başarılı biçimde sunmasının örneklerinden biri... (Çeşitli kitaplarının önsöz ya da açıklama kısımlarında hep aksini iddia etse bile!)

1973'e gelindiğinde, biriken yüz soruyu ve yanıt olarak yazdığı makaleleri toplayıp kitap haline getirmişler. Sorular okuyuculardan geldiği için konu seçimi ve dağılımı çok düzenli değil. Kitabı bir ayda bitirsem de, okumak keyifli; tabii Asimov'un açıkladığı şeylerin 1960-70'lerde bilinen gerçekleri içerdiğini ve o tarihten sonra bilimin son hızla ilerlediğini hatırlamak lazım.

Kitap "Bilimsel yöntem nedir?" sorusuyla başlıyor; matematik, astronomi, optik, oşinografi, bilimkurgu, kuramsal fizik, radyoloji, biyoloji, biyokimya, kuantum mekaniği.... derken "Yaşlanmamızın bir gereği var mıydı?" sorusuyla bitiyor. Özellikle bazı sorulardaki bilgiler artık geçerliliğini yitirmiş (ya da üzerlerine epey yeni bilgi eklenmiş) olsa da Asimov'un makalelerini okumak keyifli. Örneğin, "Polarize ışık nedir?" sorusu sayesinde (esas mesleğim olan) fotoğrafçılıkta kullandığımız polarize filtrenin nasıl işlediğini -ve aslında kutuplarla hiçbir ilgisi olmadığını- öğrendim. Konuyu benden daha az bilen insanlarla konuştuğuma emin olabilirsem, entropi hakkında ukalalık etme olanağına da sahibim artık!

10 Haziran 2012

Karadul Bulmacaları


Karadul Bulmacaları - Tales of the Black Widowers
Isaac Asimov
Çeviren: Suzan Mıhladız
İnkılap Kitabevi
236 sayfa

Asimov'un sadık bir okuru olarak bilimkurgularını, makalelerini çok severim. Bu kitapta gördüm ki, farklı alanlarda da çok başarılı bir yazarmış; keşke hayatta olsaymış, yazmaya devam etseymiş...

Karadul serisi, 1971'den başlayarak, yıllar boyunca yazılmış birçok hikayenin yayımlanmasıyla bir araya gelmiş. Türkiye'de ne kadarının basıldığını araştırmadım, ama Asimov külliyatının dağınıklığını düşünürsek, pek şansım olduğunu sanmıyorum. Altmış kadar Karadul hikayesi varmış ve bu kitap beşinci derlemeden çevrilmiş.
Karadul adında bir kulübün üyeleri, akşam yemeğinde bir araya gelip, konuklarının anlattığı, çözümsüz gibi gözüken olayların gizemini çözmeye çalışıyorlar. Kulüp üyelerinin karakterlerini yaratırken, tanıdığı insanları (Bodrum Örümcekleri adındaki gerçek bir topluluğun üyelerini) kullanmış. Bütün bunları kitabın giriş kısmında anlatıyor Asimov, sonra da öykülere geçiyor. Kitapta on iki tane hikaye var, bütün hikayeler aynı şablona oturtulmuş ama yine de okumak keyifli.

Bulmacaları çözmeye çalışmak ve -olur da- bir bulmacanın açıklamasını doğru bilirsem sevinmek, normalden uzun süren bir Eskişehir-Antalya yolculuğunu katlanılır hale getirdi. Yeri gelmişken, şehir içi belediye otobüsü gibi her yerde duran Kamil Koç otobüsüne sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum; neyse ki şehirlerarası ulaşımda tekel değilsiniz.

Ehem... Konuyu dağıtmadan, tekrar bulmacalara dönersem... Karadul topluluğu, ayda bir kez akşam yemeğinde toplanıyor ve her yemeğe, ev sahibi olan üyenin davet ettiği bir konuk da katılıyor. Ev sahibinin seçtiği bir üye, konuğu sıkıştırma görevini üstleniyor ve diyalog hep aynı soruyla başlıyor: "Varlığınızın amacını nasıl açıklıyorsunuz?" Bu sorunun ardından konuğun mesleğini, yaşamını öğreniyoruz; sonunda çözümleyemediği bir sorun ortaya çıkıyor -ki bu sorun, genellikle şiddet ya da suç unsuru olan bir şey değil, sıradan bir olaya dahil.- Tüm üyeler bu sorunla ilgili fikir yürütüp çözmeye çalışıyorlar ve sonunda (kulübün üyesi olan) garson Henry olası tek çözümü açıklıyor.

Kitabı bir çırpıda okudum, çok sevdim! Yakın zamanda, diğer Karadul öykülerini de bulmayı umuyorum.

8 Haziran 2012

Yıldız Gemisi


Yıldız Gemisi - Starship
Brian W. Aldiss
Çeviren: Sönmez Güven
Metis Yayınları
Mart 1999 (1. basım)
235 sayfa

"Nihayet!" demek istiyorum izninizle. Uzun bir aradan sonra, çok beğendiğim bir bilim kurgu romanı buldum. Agatha Christie maratonumdan sonra Brian W. Aldiss'in Yıldız Gemisi'ni okudum, İngiliz yazarların kurgu yeteneğine bir kez daha hayran oldum.

Yıldız Gemisi, Koğuşlar olarak anılan bir yerde başlıyor. Avcı Roy Complain ve birlikte yaşadığı kadını Gwenny'nin kavgasına tanık oluyoruz. Sonra da Koğuşlar'ın nasıl bir yer olduğunu görüyoruz yavaş yavaş. Complain'in yaşadığı toplum göçebe, başlıca kaynakları olan "ponik" bitkisi tükendikçe yavaş yavaş yer değiştiriyorlar ve aslında aynı yerde dönüp duruyorlar. Gelişmiş bir uygarlığın kalıntıları gibi gözüken bu toplumda garip bir düzen var; bilinçaltından korkuyorlar, tanrı yerine bilince dua ediyorlar, devler, hariciler, baştaraf insanları diye adlandırdıkları birtakım yabancılardan çok korkuyorlar, fiziksel şiddet içeren cezaları var ve çok fakirler. Kadınlar sayıca az ve bu kadınlarla yaşayabilmek bir çeşit ayrıcalık olsa da kadınlar sosyal yaşamda pek değerli değil.

Avcılar, din adamları, kimsenin inanmadığı hikayeler anlatan adamlar, bir değer biçici, yönetici sınıf arasında yaşananları okuyoruz. Yaşadıkları yerin aslında dev bir uzay gemisi olduğunu iddia eden adamlara inanan pek fazla kimse çıkmıyor. Koğuşlar'da doğan birçok nesilden sonra, geçmişe ait kayıtları olmayan ve kapalı bir habitatta yaşayan bu insanlar inançlarının, mitolojilerinin, nerede olduklarının izini kaybetmişler.

Sonunda, Koğuşlar'da alışıldık hayat sürerken Rahip Marapper, Complain'in de dahil olduğu bir ekiple birlikte oradan kaçma planı yapar. Eline geçen bir gemi planı olduğunu iddia eder ve geminin kumanda odasına ulaşıp hakimiyeti ele geçirmek ister. Ekibindeki insanlar rahibin iddiasının gerçekliğine inanmasalar da, Koğuşlar'dan kaçmak için hepsinin bir gerekçesi vardır ve uzuuun bir macera için yola çıkarlar. Çeşit çeşit maceralardan sonra "Baştaraf İnsanları"na ulaşırlar, olaylar gelişir.

Olaylar, maceralar çok önemli değil; bu olayların arasında yavaş yavaş geminin gerçek hikayesini öğreniyoruz, neden o gemide olduklarını, geminin ilk sahiplerinin başına neler geldiğini, yolculuğun ne zaman bitmesi gerektiğini ve o sırada nerede olduklarını birer birer öğrenip, kurgunun arkasındaki sisteme hayran oluyoruz, "evet ya, uzay kolonilerini hayal ediyoruz ama işin bi de bu yönü var" diye düşüncelere dalıyoruz. En azından ben öyle yaptım, kitabı çok sevdim.

Not: Bu kitabı bir hafta kadar önce bitirdim, blog için yazmaya başladım, yazının devamını getiremedim. O arada Antalya'ya gidip mezun oldum, geri geldim. Antalya'dayken de Asimov'un Karadul Bulmacaları'nı ve Açlık Oyunları serisinin sonunu (Alaycı Kuş'u) okudum. Alaycı Kuş'u yazmaya pek niyetim yok ama bu gece Karadul Bulmacaları'ndan bahsetmeyi umuyorum.