3 Haziran 2011

Biz


Biz - Mы (Miy)
Yevgeni Zamyatin
Çeviren: Algan Sezgintüredi (İngilizceden)
Versus Kitap
Şubat 2010 (2. basım)
246 sayfa 

Ne zaman bilimkurgudan ve felsefeden bahsedilse, mutlaka biri çıkıp "Mülksüzler'i okudun mu?" diye sorar, 'okumadıysan hiç konuşma!' tonlamasıyla. Mülksüzler'in ve Ursula Le Guin'in bilimkurgu dünyasındaki yeri tartışılmaz. (Meraklısına: kitaplığımdaki yeri şimdilik altı Le Guin kitabından oluşuyor. Gelişecek.) Her neyse... Bir daha aynı soruyu duyduğumda "Sen, 'Biz'i okudun mu, onu söyle?" demeyi planlıyorum. Çünkü 1884 doğumlu Yevgeni Zamyatin -görünen o ki- Mülksüzler'e giden yolu 1920'de açmış. Kitaptaki tanıtım metninden aynen aktarıyorum:
"George Orwell, Aldous Huxley, Ursula Le Guin gibi yazarların öncüsü ve esin kaynağı olan Zamyatin, onlardan çok daha önceki bir dönemde, karamsar bir çerçeve içinde kısıtlı kalmadan anti-ütopya türünü radikal bir eleştiri silahına dönüştürmüştür."
Roman ürpertici bir distopya. (Distopya mı yoksa disütopya mı kullanılmalı, bilemedim. TDK'ye baktım, ikisi de yok...) Devlet Gazetesi'nin duyurusu ile başlayan romanda, var olan devletin neye benzediği ile ilgili ipuçları ilk sayfadan veriliyor: "Diğer gezegenlerin, muhtemelen hâlâ özgürlük adıyla bilinen ilkel aşamada yaşayan meçhul sakinleri..." Romanın kahramanı bir matematikçi, sayılarla yaşanan ve aritmetik doğrunun tek doğru olduğu TekDevlet'te "matematiksel kusursuz" bir yaşam sürdüğüne inanıyor. İsmi yok! Diğer insanlar gibi, sayısı ile anılıyor: D-503.

Tamamı camdan inşa edilmiş binalarda yaşadığınızı, caddelerde diğer insanlarla uygun adım yürüdüğünüzü, yediğiniz her lokmayı belli sayıda çiğnemek zorunda olduğunuzu, sevişmek için kayıt yaptırmanız gerektiğini, bütün insanlarla aynı saatte uyuyup aynı saatte uyandığınızı... Yaşamınızdaki her şeyin saatler ve sayılarla düzenlendiğini düşünün. TekDevlet işte böyle bir yer ve insanlar bunun en doğru, kusursuz devlet sistemi olduğuna inanıyorlar. Sayılara o kadar güveniyorlar ki, eski çağlardan kalma bir tren tarifesini "kadim edebiyatın günümüze kalmış en büyük eseri" olarak niteliyorlar.
"Bir insanın özgürlüğü 0'a indirgendiğinde suç işlemez. Gayet açık. İnsanı suçtan arındırmanın tek yolu özgürlüğünden arındırmaktır."

"Sağlıklı göz veya parmak ya da diş varlarmış gibi görünmezler. Yani gayet açık, değil mi? Kendi kendinin bilincine varmak, hastalıktır."
D-503 bize kendi öyküsünü ve TekDevlet'in ne kadar kusursuz bir yönetim biçimi olduğunu anlatıyor. Ama günler geçtikçe ve hikaye ilerledikçe, D-503'ün mantığında çatlaklar oluşmaya başlıyor. Bakış açısını değiştiren, her şeyin farklı olabileceğini gösteren şey ise, elbette aşk. I-330 sayılı kadına, bir muhalife aşık oluyor. Katı kuralcılığının ve matematiksel mantığının karşısında √-1'in irrasyonelliğini buluyor.

3 yorum:

  1. zamyatin'in bu çıkışı bir yandan bilinçsel tekillik (singularity) konusunda da çok önemli adım. kaldı ki "biz" tamamen işlenen her suçun, günahın ve işin bir şekilde herkese mal edilmesini de anlatıyor ki sanırım bu yüzden kendini tutarlı hale getirebiliyor. evet kara ütopyanın ilk örneklerinden, ancak kara ütopyanın tutarsızlaşabildiği "cesur yeni dünya" gibi torunlarından çok daha tutarlı. ve şimdi teorik fiziği felsefeye yaklaştırmak zorunda bırakan "irresyonelite" ve "kaos" kavramlarının o yıllarda ismi bile düzgün anılmazken, zamyatin bunu çözüm olarak vermiş olması ise tam bir ileri görüşlülük örneği. günümüzde bu derece kült bir eser olmasının nedeni de sanırım bu.

    YanıtlaSil
  2. Kitabın konusunu beğendim, bana biraz THX 1138 filmini anımsattı. Şansıma, kitap hala piyasada mevcut. Sipariş verip alacağım. Bu tarz distopyalarda genelde sisteme karşı gelen ana karakterin gerekçesi bir kız oluyor. Bunun dışında bir gerekçe ile kurgu yapılırsa o da benim için yeni olacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmi izlemedim (bilim kurgu sineması bilgim -sinema bilgim- çok çok az) ama sisteme karşı gelen ana karakterin gerekçesi değil de kendisi kadın olan bir distopya için Damızlık Kızın Öyküsü'nü öneririm. :)

      Sil